Osmanlı’ya yeni bir direniş ruhu katan muharebe: Plevne Savaşları
Plevne Savaşları, Osmanlı-Rus Savaşı sırasında gerçekleşen ve Osmanlı'ya yeni bir direniş ruhu katan müdafaa savaşlarıdır. Gazi Osman Paşa, idaresindeki 25 bin kişilik kuvvet ile Ruslara karşı harekete geçmiş ve işgale karşı bir set çekebilmek amacıyla Plevne'de istihkâmlar inşa ettirerek siperler oluşturmuştu. Aldığı bu önlem sayesinde Rus askerlerinin yarısı ölmüş, diğer yarısı ise geri çekilmek zorunda kalmıştı. Peki, Rusların asker sayısının yarısı kadar kuvvetle Osman Paşa, neredeyse hiç kayıp vermeden bu müdafaayı nasıl gerçekleştirdi? Osman Paşa, savunma savaşı stratejisine hangi unsurları dahil etti?
Giriş Tarihi: 14.11.2019
09:27
Güncelleme Tarihi: 14.11.2019
09:30
OSMAN PAŞA’NIN ASKERİ DEHASI GALİBİYETTE ETKİLİ OLDU
Osman Paşa'nın II. Plevne Muharebesi'nde başarılı oluşunda topları istihkâmlara yerleştirerek âdeta seyyar tabyalar durumuna getirmek suretiyle tesirli bir atış gerçekleştirilmesi yanında piyadelerini toprak siperler ardına gizleyip karşı ateşten korumasının büyük rolü olmuştur.
Osman Paşa ordusunun modern Maritini-Henri tüfekleri ve bol miktarda cephane ile techiz edilmiş olması, Rus piyadesinin ellerinde seri halde ateş etmeyen eski model tüfekler bulunması bu zaferleri sağlayan unsurlardan bir diğeriydi.
SAVUNMA SAVAŞI STRATEJİSİNE YENİ UNSURLAR GETİRDİ
Osman Paşa'nın verdiği rapora göre II. Plevne Muharebesi Ruslar'a 8 binden fazla ölü ve bunun iki üç misli yaralıya mal olmuştu. Osman Paşa ise yine kendi ifadesine göre 100 şehit ve 300 kadar yaralı vermişti.
Elde edilen bu galibiyetle savaşın istikbali Tuna'nın 30 kilometre güneyindeki bu küçük kasabada düğümlendi. Osman Paşa'nın savunma savaşı stratejisine yepyeni unsurlar getirdiği daha muhasaranın ortalarında iken kabul edilmişti.
RUS ORDUSU KARAMSARLIK VE GÜVENSİZLİK İÇİNDEYDİ
Gazi Osman Paşa'nın bu galibiyetlerden sonra Rus ordusuna karşı en büyük zaferi 11 Eylül 1877'de kazanmış olduğu III. Plevne Muharebesi'dir. Yenilgi neticesinde Rus liderlerini karamsarlık ve kendilerine güvensizlik sarmış, hatta Grandük Nikola Tuna'nın gerisine çekilmeyi teklif etmiş, fakat imparator ve Rus savaş bakanı Milivtin tarafından bu fikrinden vazgeçirilmiştir.
Rumen ordusunun katılımı ve yeni Rus takviyelerinin gelmesiyle süvari ve piyade mevcudu 100.000'i aşan Ruslar'ın 432 topu bulunuyordu. 7 Eylül sabahından 11 Eylül sabahına kadar gece gündüz süren çok şiddetli bir topçu ateşinin ardından 11 Eylül günü Rus ordusunun sabahtan akşama kadar devam eden umumi hücumu da başarısızlıkla sonuçlandı.
RUSLAR SAVAŞ YOLUYLA ZAPTEDEMEYECEKLERİNİ ANLADI
Üç general, 350 subay ve 15 bin 200 askerin ölümüyle Rus zayiatı 15 bin 550 kişiyi bulmuştu. Osmanlı tarafında ise 3 bin veya 4 bin şehit ve yaralı vardı. Bu yenilgi karşısında çaresizliğe düşerek geri çekilen Ruslar, Niğbolu-Rusçuk-Şıpka üçgeni içerisinde âdeta mahsur kaldılar.
Bu muzafferiyet üzerine II. Abdülhamid bir telgraf ve beraberinde bazı hediyeler göndererek Osman Paşa'yı tebrik etti, kendisine gazilik unvanı verdi. Ruslar III. Plevne Muharebesi'nden sonra burasının savaş yolu ile zapt edilemeyeceğini anlamışlardı.
RUSLAR KUŞATMA FAALİYETLERİNE BAŞLAMIŞLARDI
Eylül ortalarında Rusların yalnız Plevne önlerindeki zayiatları ölü ve yaralı olarak 50 bine yaklaşmıştı. Bu sebeple kuşatma faaliyetine geçilmesine karar verildi. Plevne önündeki kuşatma ordusu kumandanlığını General Totleben yapacaktı. General Gurko'nun Gurno-Dubnik ve Teliş mevkilerini geri almasıyla Plevne tamamen muhasara altına alındı.
Elindeki erzakın ancak kısa bir süre yeteceğini anlayan ve teslim olmakla huruç hareketinde bulunma şıklarıyla karşı karşıya kalan Osman Paşa yapılan müzakerelerden sonra huruç hareketine karar verdi.