Şehzade Ömer Faruk Efendi'nin hazin öyküsü
Son Halife Abdülmecid Efendi'nin oğlu olan Şehzade Ömer Faruk Efendi, 1924'deki yasa nedeniyle sürgün edildiği Kahire'de 28 Mart 1969 yılında vefat etti. Fenerbahçe'nin en genç başkanı da olan Ömer Faruk Efendi, bu görevi hanedanın bütün mensuplarıyla beraber Türkiye'den sürgüne gönderildiği yıllara kadar sürdürmüştü. Vefatının 50'ıncı yılında I. Dünya Savaşı'na katılan, Milli Mücadele'ye katılmak için Anadolu'ya geçen ama kapıların yüzüne kapandığı Şehzade Ömer Faruk Efendi, hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 28.03.2019
17:24
Güncelleme Tarihi: 28.03.2019
17:50
OSMANLI HANEDANI ÖZ VATANINDAN SÜRGÜN EDİLDİ
1924 yılında çıkarılan bir kanunla, Osmanlı'nın yüzlerce yıl boyunca sürdürdüğü hilafet makamı sonlandırılmıştı. Osmanlı hanedanının üyelerine de ülkeyi terk etmeleri için çok kısa bir mühlet tanınmış; Halife Abdülmecid, ailesi ile birlikte daha o gece sınır dışına çıkarılmıştı. O günden sonra da Şehzade Faruk Efendi, memleketini bir daha göremedi. Tam 45 yıl sürgünde kalan Faruk Efendi1969'da Kahire'de, memleketine hasreti içerisinde veda etti.
ŞEHZADE ÖMER EFENDİ’NİN FENERBAHÇE HASRETİ
1924'de çıkarılan bir kanunla hanedanın ülkeden sürgün edilmesiyle Kahire'ye giden Şehzade Ömer Efendi, 1966 yılında İstanbul'daki dostu tarihçi İsmail Hami Danişmend'e gönderdiği mektubun Fenerbahçe ile ilgili özlemini de belirtiyor:
Pek muhterem beyefendi,
...İçimden, bu sene bir kavuşma senesi olacak diye geldi! Sonra, o kavuşma kim ile? Sevgili vatanım ve 15 senedir görmediğim çocuklar ile mi, yoksa toprak ile mi diye düşündüm!
...'Maneviyatınızı bozmayın, ye'se kapılmayın' buyuruyorsunuz ama buna imkân kaldı mı? İnsan taştan çelikten olsa yine dayanmaz! Kaçıncı senedir bu tahammülümüz! Artık tahammül edebilme imkânları da kalmadığı gibi işkencenin de bir derecesi var. Öyle bir hâle geldim ki ne isteyeceğimi bilemez oldum.
...Geçen gün... Postacı geldi ve büyükçe bir zarf uzattı. Üstünde canım Fenerbahçe Spor Kulübü'nü görünce şaşırdım. Mektubu okuyunca büsbütün hayretlere düştüm. Kulübün yeni müdürü, sabık reislerinin resmini istiyor! Salonlarını tezyin (süslemek) için! Kırk küsur senedir böyle bir alaka görmediğimden şaşırdım ve mütehassıs oldum, teessür duydum ve gözlerimden yaşlar boşandı. Yeni ve eski birer fotoğrafımı, kulüp azalarıyla çıkmış olan bir eski resmimi ve göstermiş oldukları alaka dolayısıyla teşekkürlerimi yazdım ve gönderdim. Yeni reisin ismi de Faruk olduğundan, adaşlık hasebiyle bir sempati doğmuş olacak! Bana gönderdikleri kulübün ismi, işareti ve arkasına yazdıkları beni çok mütehassıs etti: 'Kulüp erkânı, eski reislerine saygılarını sunarlar.' Şimdi resim çerçeveye geçmiş halde yanımda duruyor. 'Muhterem Beyefendi' diye yazmalarına dikkat bile etmedim. Çünkü, bilmediklerinden! Bundan birkaç sene evvel de biri bana keza 'Beyefendi' diye hitap edince 'Affedersiniz ama ben efendi değilim. Öyle olmuş olsa idim memleketten çıkarılmazdım. Bana çok pahalıya mal olan unvanımdan vazgeçmeyin, rica ederim' demiştim. Bunu size gülün diye yazıyorum. Gülmeyi bile unutmak üzereyim ve unutmamaya uğraşıyorum.
Ömer Faruk"
"SESSİZCE NAKLEDİLMESİ ŞARTIYLA” CENAZESİ YURDUNA GETİRİLDİ
Mezarı yıllar sonra, hükumetin "sessizce nakledilmesi şartıyla" verdiği özel bir izinle Türkiye'ye getirilerek Cağaloğlu'ndaki Sultan Mahmud Türbesi'ne defnedildi.