Şehzade Ömer Faruk Efendi'nin hazin öyküsü
Son Halife Abdülmecid Efendi'nin oğlu olan Şehzade Ömer Faruk Efendi, 1924'deki yasa nedeniyle sürgün edildiği Kahire'de 28 Mart 1969 yılında vefat etti. Fenerbahçe'nin en genç başkanı da olan Ömer Faruk Efendi, bu görevi hanedanın bütün mensuplarıyla beraber Türkiye'den sürgüne gönderildiği yıllara kadar sürdürmüştü. Vefatının 50'ıncı yılında I. Dünya Savaşı'na katılan, Milli Mücadele'ye katılmak için Anadolu'ya geçen ama kapıların yüzüne kapandığı Şehzade Ömer Faruk Efendi, hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 28.03.2019
17:24
Güncelleme Tarihi: 28.03.2019
17:50
ŞEHZADE GİZLİCE ANADOLU’YA GEÇTİ
Türk halkının başlattığı Milli Mücadeleye Mustafa Kemal ve arkadaşları gizli bir şekilde Veliaht Abdülmecit Efendiyi Anadolu'ya davet etti. Mustafa Kemal, şehzadenin eski yaveriyle gönderdiği mektupta veliahtı "İstiklal için mücadele eyleyen milletimizin başına geçmek üzere Anadolu'ya geçmeniz mütemennadır efendim" ifadeleriyle Anadolu'ya çağırılıyordu. Şehzade Ömer Faruk Efendi de babasını gitmesi konusunda ısrarından sonra Veliaht Abdülmecit Efendi bir müddet düşünerek, "Mustafa Kemal'e söyleyiniz elimden gelen her şeyi yapacağımdan şüphe etmesin lakin Anadolu'ya geçmem halinde Osmanlı idaresinde bir ikilik meydana gelmiş olacak bunu benden istemeyin" şeklinde bir cevap verdi. Bunun üzerine Şehzade Ömer Efendi, Anadolu'ya kendi gitmek istedi. Şehzade, üç ay sonra Anadolu'ya geçmek isteğini aynı zamanda hocası olan Kurmay Yarbay Bursalı Nihat Bey'e iletti. Nihat Bey'in olumsuz yaklaşımlarına rağmen tüm riskleri alarak Galata rıhtımından gizlice bir gemiye bindi.
ŞEHZADE MİLLİ MÜCADELEYE NEDEN KATILAMADI?
İstanbul'daki işgal kuvvetlerinin gemiyi aramalarına karşı önlem olarak gemicilerin yemek yediği bölümde gizlendi. Tehlike atlatıldıktan sonra İnebolu'ya ulaşan Şehzade, buradan Ankara'ya, milli mücadelede vazife almak için Anadolu'ya geçtiğine dair bir telgraf çekti. Daha sonra olan olayı Şehzade Ömer Efendi şöyle anlatır:
Eşraftan birinin evinde öğle yemeğini hep bir arada yedik. Onlar gittikten sonra ben bahçeye inmiştim. Bir kanun neferi geldi. Selâm vererek bir telgraf uzattı. Bu telgraf, bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşadan geliyordu. Açıp okuduğum zaman beynimden vurulmuşa döndüm. Telgraf aynen şöyle idi:
"Zatı fehimanelerinin, Anadolu'yu teşrif buyurmaları, emsali müessefe-i tarihiye delâletiyle sabit olduğu üzere erkânı saltanatı seniyye arasında bazı sui-telâkkiyata mahal verebileceği ve vahdeti tamme halinde bulunan efkârı umumiye-i milliyeyi yeniden teşevvüşe düşürmek suretiyle de fevkalâde dâii mahazir olduğundan vatan ve milletin bütün hanedanı saltanat erkânının hizmetlerinden istifade edecekleri zamanın hulûlüne intizaren şimdilik İstanbul'da temdidi ikamet buyurmaları meftur oldukları hamiyeti vataniye iktizasından görüldüğü maalihtiram arz olunur efendim."
Bunu üzerine Şehzade, ikinci bir telgraf göndererek Anadolu'ya sadece vatan vazifesi için geldiği ve siyasi herhangi bir düşüncesinin olmadığını aynı zamanda arzu etmeleri halinde kendisini doğrudan cepheye göndermelerini söylüyordu. Fakat bu telgraf cevaplanmadı. Mecburen İstanbul'a geri dönmek zorunda kaldığında henüz yirmi üç yaşındaydı.
OSMANLI HANEDANI ÖZ VATANINDAN SÜRGÜN EDİLDİ
1924 yılında çıkarılan bir kanunla, Osmanlı'nın yüzlerce yıl boyunca sürdürdüğü hilafet makamı sonlandırılmıştı. Osmanlı hanedanının üyelerine de ülkeyi terk etmeleri için çok kısa bir mühlet tanınmış; Halife Abdülmecid, ailesi ile birlikte daha o gece sınır dışına çıkarılmıştı. O günden sonra da Şehzade Faruk Efendi, memleketini bir daha göremedi. Tam 45 yıl sürgünde kalan Faruk Efendi1969'da Kahire'de, memleketine hasreti içerisinde veda etti.