Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Tarih
  • Selçuklular savaştan önce nasıl beslenirdi? Geçmişten günümüze mutfak kültürü...

Selçuklular savaştan önce nasıl beslenirdi? Geçmişten günümüze mutfak kültürü...

Tarih boyunca toplumların yaşam şekilleri, mutfak kültürlerine yansıdı. Medeniyetimiz de tarih boyunca zengin mutfağı ile adından sıklıkla söz ettirmişti. Öyle ki dünyanın en önemli mutfakları sayıldığında akla ilk gelen milletler arasında yer alırız. Gıda en çok da savaşlarda ihtiyaç duyulan bir maddeydi. Peki, Selçuklu askerleri savaştan önce nasıl beslenirdi? Osmanlı'da sofra adabı nasıldı? İşte ana hatlarıyla geçmişten günümüze mutfak kültürümüz...

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 11
  • 15

◾ Selçuklular, Anadolu'da buğday, arpa, darı, çavdar, yulaf, mısır gibi besinler üretmişlerdi. Türklerin Anadolu'ya gelmeden öncede yetiştirdiği buğday, Anadolu'da en çok yetiştirilen tahıldı.

◾ Selçuklu'da Konya, Ankara, Eskişehir, Niğde, Kırşehir, Nevşehir, Yozgat, Sivas önemli buğday merkezleriydi.

  • 12
  • 15

Osmanlı döneminin mutfak kültürü

◾ Osmanlı'nın yemek kültürü günümüzde hala etkisi hissettirir. Tarih boyunca zengin mutfağı ile adından sıklıkla söz ettirmiştir. Bugünkü Türk mutfağının temellerini Osmanlı saray mutfağı oluşturur.

◾ Et ürünleri arasında Osmanlı'da kuzu ve dana eti makbuldü. Dana daha çok pastırmada kullanılırdı. Kümes ve balık hayvanları da tüketilirdi. Sebze ve tahıllar her zaman taze olarak bulunabilirdi.

◾ Osmanlı yemeklerinde tatlı, tuzlu ve ekşi bir aradaydı. Örneğin et yemeğin içerisinde incir de konabilirdi. Fakat 19. yüzyıldan bundan kısmen vazgeçilmeye başlandı, yemeklerdeki baharat oranı azaldı.

◾ Klasik dönemde, yemek yer sofrasında tablanın üzerinde ortaya konur, herkes kendi önünden yerdi.

🔎Biliyor muydunuz?
Domates, biber ve patatesin 19. yüzyılda Osmanlı toplumunun hayatına girdi.

  • 13
  • 15

◾ Kahvaltıda bal, reçel, süt, yumurta, peynir ve börek tüketilirdi. Çoğu zaman çorba da içilirdi.

◾ İkinci Bayezid zamanında sarayda namazdan sonra bal, kaymak, peynir, yumurta ve soğuk et yendiği kayıtlara geçerken saray ve halkın yaptığı kahvaltı çoğunlukla farklılık göstermişti. Sarayda kahvaltılar kumaşla örtülmüş bakıp kaplarla hareme getirilirdi.

◾ Kahvaltı beraberinde değişik bir adeti de ortaya çıkarmıştı. Her sabah sultan kızlarına ekmek, tereyağı, simit, pide, peynir ve kaymağın özel kilitli küçük bakır kaplarda verilmesi adettendi. Vezir veya ekabir konaklarında ise namazdan sonra kilerci kalfa tarafından kahvaltılar hazırlanır, sonra ise kahveler ikram edilirdi. Bu yemek haremde veya selamlıkta yenirdi.

◾ Halk ise sabah kahvaltılarında çorba içme geleneği edinmiş, içerisine ekmek doğradıkları çorbaları içmeyi tercih etmişlerdi. Kahvaltıda kimi zaman yoğurt, kavun veya salatalık da tercih ediliyordu.

◾ Osmanlı toplumundaki zengin kahvaltılarında ise saraydaki gibi bal, kaymak, reçel, peynir, zeytin ve börek de bulunurdu.

◾ Osmanlı'da kış sabahlarında İstanbul'da kahvaltıda sulu ve sıcak "palude" içilirdi. Kahvehanelerde ve sokaklarda bu içecek üzerine tarçın ve gül suyu serpilerek servis edilir ve fincanda satılırdı.

◾ Saray mutfaklarında genel olarak bulgur, pirinç, bal, pekmez esmer ekmek tüketilirdi. Şerbet ve hoşaf da sofralardan eksik edilmezdi.

◾ Tanzimat sonrasında yemek kültürü değişti. Örneğin yer softası yerine masa da yenmeye ve çatal, bıçak kullanılmaya başlandı.

  • 14
  • 15

Savaş dönemlerinde yemek

◾ Osmanlı'da menzillerde, un, buğday, çavdar, darı, pirinç, arpa, yağ, bal, koyun, tavuk, ekmek, saman, ot ve odun gibi maddeler toplanırdı.

◾ Bu maddelerden depolanası uygun olmayanlar ise yol boyunca satın alınırdı. Ya devlet tarafından satın alınır ya da Avarız-ı Divaniye ve Tekâlif-i Örfiye adı verilen vergiler karşılığında halktan karşılanırdı.

◾ Seyyar mutfak ve fırınlarla ordunun yemeği karşılanırdı.

  • 15
  • 15

Osmanlı'da sofra adabı

◾ Osmanlı'nın ileri gelenlerinin sofrasında yemek sırasında konuşulmaz, sohbet edilmezdi.

◾ Kaşık ele alındığı vakit, başka bir şeyle ilgilenilmezdi.

◾ Her yemeğe besmele ile başlanırdı.

◾ Konaklarda hiç tanınmayan bir misafir bile olsa sofraya geldiğinde yadırganmazdı, tam tersine buyur edilirdi.

◾ Kendisinden uzakta başkalarına yakın olan yemeklere de uzanmak sofra adabına uygun olmayan davranışlar arasında yer alırdı. Ayrıca yemek esnasında parmakların yağlanması, ağız şapırdatmak, yemeklere besmelesiz başlamak hoş karşılanmazdı.

Yemeği üfleyerek yeme ve yemeğin yavaşça yenmesi de Osmanlı kültüründe önemliydi. Türk gelenek ve göreneklerinde ev sahibi tarafından teklif edilen ikinci tabağı kabul etmek, ev sahibine yapılan bir iltifat olarak değerlendirilirdi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN