Sultan Abdülhamid'in evlatlarına nasıl kıyıldı?
Parasızlıktan ve açlıktan ölen Ahmet Nureddin Efendi; aidat ödenmedi diye kabri kaldırılan kemikleri de kimsesizler mezarlığındaki mazgala atılan Şehzade Orhan Efendi; ev sahibinin acıyarak kira almadığı köhne bir pansiyon odasında vefat eden Zekiye Sultan; Arnavutluk'ta bir Nazi toplama kampında tifodan ölen Naime Sultan… Vefatının 101'inci yılında Sultan Abdülhamid'i ve sefalet içinde sürgün hayatı yaşayan, sahip çıkılmadığı için mezarları dahi olmayan evlatlarını rahmetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 11.02.2019
09:43
Sultan Abdülhamid'in evlatlarından sadece 1945 yılında hayatını kaybeden Şehzade Ahmed Nureddin'in mezar taşı günümüze ulaşabildi. 1952'de Paris'te bir otel odasında öldükten sonra Ahmed Nureddin'in yanına defnedilen II. Abdülhamit'in diğer oğlu Şehzade Abdürrahim Hayri'nin ise ismi silinmiş mezar taşı günümüze ulaşmış. Diğer mezar taşları ise kaybolmuş durumda.
AİDAT ÖDENMEDİĞİ İÇİN, KEMİKLERİ BİR ÇUKURA ATILDI
Şehzade Mehmed Orhan
Şehzade Mehmed Orhan, 2. Abdülhamid tahtan indirilirken dünyaya geldi. Çocukluğu parasızlık içinde geçti. Sürgüne gönderildiğinde Harbiye Mektebi'ne daha yeni başlamıştı. Budapeşte'den Beyrut'a, Peşte'den Nice'e geçti. Nice'den Buenos Aires'e ulaştığında henüz 21 yaşındaydı. Elini cebine attığında onu hayatta tutacak sermayesi ise sadece 8 Frank kadardı. Burada Kayserili bir Türk sayesinde teneke fabrikasında işçilik, hamallık, şoförlük yaptı. Evlenmek istedi ama kimliği olmadığı için evlenemedi. Kahire'de Mısırlı Prens Yusuf Kemal, Mehmed Orhan'a 100 Lira borç verdi.
Mehmed Orhan bu parayla kendine Playmouth marka bir otomobil alarak taksicilik yaptı. Arabasının arkasında Prens Mehemmed Orhan yazdırdı. Birçok ülkede roman gibi hayat süren Abdülhamid'in torunu Mehmed Orhan, hep haymatlosluğunun (vatansızlığının) fukaralığını çekti. Mehmed Orhan Marsilya Konsolosluğu tarafından kendisine nüfus kâğıdı ve Türkiye pasaportu verildiğinde 82 yaşındaydı.
Türkiye'ye gelmeden bir yıl önce de Türk vatandaşlığını alan Orhan Efendi, İstanbul'da 20 gün kalmış ardından Fransa'ya dönmüştü. Yıllarca vatansız kalan Orhan Efendi, kavuştuğu vatanını bir daha görmek istemiş ancak bu arzusunu yerine getiremeden Nice'de 12 Mart 1994'de, 85 yaşında vefat etmişti.
İstanbul'a tekrar kavuştuğunda aradan 62 yıl geçmişti. İki yıl sonra vefat ettiğinde 6 kişilik bir cemaat eşliğinde fakirlerin gömüldüğü bir mezarlığa defnedildi. Cenaze namazını akrabası Melike Sultan'ın para ile tuttuğu 4 Tunuslu kıldı.
Mehmed Orhan'ın mezarının yeri şu an bilinmemektedir. Çünkü mezarı için ödenmesi gereken 200 Euro aidat ödenmediği için, kemikleri umumi bir çukura atılmıştır. Tarihte 2. Abdülhamid'in yerine geçecek diye beklenen şehzadenin kabri yoktur.
BİR PARKTA AÇLIKTAN VEFAT EDEN ŞEHZADE
Şehzade Ahmed Nuri Efendi
Şehzade Ahmed Nuri Efendi 46 yaşında bir miralay olarak sürgüne gitti. Seyyar satıcılık yaparak ekmek parası kazanmaya çalıştı. 1944 senesinin Ağustos ayında Fransa'daki bir parkta açlıktan vefat etti. Polis parkta ölü olarak bulduğu Ahmed Nuri Efendi'nin cebinde 1800 Frank ve bir mektup buldu. Mektupta şöyle yazıyordu: 'Ben ölürsem, kimseyi suçlamayın; zira açlıktan ölüyorum. Bir sinemada piyano çalarak hayatımı kazanıyordum. Şimdi bu işi de bulamıyorum. Cebimdeki para ile felanca dükkândan tabut alıp beni defnedersiniz.' 2. Abdülhamid'in oğlu Ahmed Nuri Efendi kimsesizler mezarlığına defnedildi…
Şehzade Abdürrahim sürgünde kaldığı otelde bir gün ablasının odasına girer. Üstü başı perişan… Elindeki filede birkaç konserve, bir elbise fırçası ve yarım şişe kolonya vardır. Fileyi ablasına verdikten sonra odasına girer. Yüksek doz morfinle 28 yıllık sürgün hayatına son verir. Son vasiyeti cebinde kalan 200 Frank'la cenaze masraflarının karşılanması ve arkasından Kur'an-ı Kerim okutulmasıydı.
SÜRGÜNDE SOĞUKTAN VEFAT EDEN BİDAR SULTAN
Bidar Sultan
Bidar Sultan, ailesiyle birlikte Orient Ekspres'le sürgüne çıktığında henüz iki aylıktı. Bidar'ın anlamı uykusuz demek. Ancak onun küçük bedeni sürgün soğuğuna dayanamadı ve yolculuğun sonunda her ne kadar ailesi uyandırmaya çalışsa da uyanamadı. İki aylıkken sürgünde soğuktan vefat eden Bidar Sultan 2. Abdülhamid'in torunuydu…
Tarihte Bidar Sultan'ın adı, sürgünün en genç ve ilk kurbanı olarak geçer. Sürgün hikâyesi Bidar'ın kısacık ömründe son buldu ama babası Abdülkadir Efendi için uzun ve dert dolu geçti. Bidar Sultan vefat ettikten sonra ailesinin yanlarında götürdüğü nakit para bitti. Satılacak mücevher de kalmayınca yokluk iyice hissedildi. Ailesi kaldıkları otelden ucuz bir pavyona geçti. Babası saraydayken öğrendiği keman sayesinde evinin nafakasını çıkarmaya çalıştı. Orkestrada kemancılık yapan Abdülkadir Efendi, önce borçla sonra hastalıklarıyla baş edemedi. Aile Sofya'ya göçtü. Abdülkadir Efendi, Kral 3. Boris sayesinde kemancılıktan kantarcılığa terfi etti.
1944 yılında vefat ettiğinde, Müslüman Mezarlığı'na cesedi kokmadan gömüldüğü için, diğer sürgünlere göre şanslıydı. Abdülhamid'in mirası önce kâtibi sonra dişçi Sami Günzberg tarafından iç edilmeseydi, belki Abdülkadir Efendi ve ailesinin sürgün hayatı daha rahat geçerdi.