Sultan Birinci Ahmed ve 14 sayısındaki gizem
Savaş ve askerlik alanlarında usta olan Sultan Birinci Ahmed'in, 402 yıl önce bugün ibadete açılan Sultan Ahmed Cami'nin inşasında bizzat toprak taşıdığını biliyor muydunuz?
Giriş Tarihi: 18.04.2019
13:40
Güncelleme Tarihi: 09.06.2019
13:51
Sultan Ahmed Külliyesi'nin doğudan genel görünüşü
Cami ve buna güneydoğu köşesinden bitişik olan hünkâr kasrı geniş bir dış avlu içinde yer alır. Dış avlu duvarları üzerinde kuzey, doğu ve batı yönde üçer, güney yönde ise iki kapı bulunmaktadır. Batıdaki kapılar yakın zamanda örülerek kapatılmıştır. Avlunun güneyinde boydan boya uzanan arasta, odalar, hamam, sebil ve çeşme bulunmaktadır. Avlunun doğusunda ise sıbyan mektebi, bunun kuzeyinde medrese vardır.
Kuzeydoğu köşesinde yer alan dârülkurrâ ve türbe ayrı bir çevre duvarı içinde ele alınmıştır. Türbenin Atmeydanı'na bakan yönünde köşede sebil yerine yapılmış olan bir muvakkithâne mevcuttur. Yine Atmeydanı'na bakan yönde birkaç dükkân dışında dış avlu kapıları ve sebiller vardır. Atmeydanı'nın Marmara denizi yönündeki ucunda (Hipodrom'un sphendone duvarı üzerinde) teras üzerine yerleştirilmiş dârüşşifâ ve imaret binalarından mutfak, fırın, kiler, yemekhane, tabhânelerle odalar, evler ve dükkânlar bulunmaktadır.
10- İSTANBUL'UN KARTPOSTALLARDAKİ SİMGESİNİ İNŞA ETTİRDİ
Sultan Ahmed Camii'nin hünkâr kasrı
İstanbul denince akla ilk gelen camilerden biridir, Sultanahmet Camii... İstanbul'un kartpostallardaki simgesidir. Tarihi yarımadada bulunan Sultanahmet Camii, Mimar Sinan sonrası klasik mimarinin en büyük ve en önemli eseri olarak biliniyor. 1616 yılında Sultan 1'inci Ahmet tarafından Ayasofya'nın tam karşısına inşa ettirilmiştir.
Tarihi yarımadada bulunan Sultan Ahmed Camii, 1609-1620 yılları arasında Sultan I. Ahmed tarafından Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya inşa ettirilmiştir. İnşa edildiği dönemlerde cami uzunca bir süre Cuma günleri Topkapı Sarayı'ndakilerin ibadetlerini gerçekleştirdiği mekân olmuş, Ayasofya'nın 1934 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, bir kez daha İstanbul'un ana camisi konumuna gelmiştir.
Sultan Ahmed Camii'nin pencere kanatlarındaki ahşap işçiliği
Sultan Ahmed Camii , külliyesiyle birlikte İstanbul'daki en büyük yapı topluluklarından biridir. Bu külliye; cami, medreseler, hünkâr kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Bu yapıların bazıları günümüze ulaşmamıştır.
Caminin ibadethane bölümü 64x72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 22,40 metredir. İç mekan büyük bir bütündür; ana ve yan kubbeler geniş sivri kemerlerin dayandığı dört iri sütun üzerinde yükselmektedir. Caminin içi iki yüzden fazla renkli camla aydınlatılmıştır.
11- HERKESİN İMAMI DUYABİLECEĞİ ŞEKİLDE TASARLANAN MİNBER
Sultan Ahmed Camii'nin minberindeki taş işçiliğini gösteren ayrıntılar
Caminin içindeki en önemli unsur , ince işçilikle yapılmış mermer mihraptır. Mihrabın sağındaki zengin dekorlu minber, en kalabalık halinde bile herkesin imamı duyabileceği şekilde tasarlanmıştır. Kalem şeklindeki minarelerin köşelerinde olup, her birinin üç şerefesi vardır . Ön avludaki diğer iki minare ise ikişer şerefelidir. Sultan Ahmed Camii, Türkiye'nin ilk altı minareli camisidir. 1999 yılındaki Gölcük depreminde hasar gören sağ arka taraftaki minarenin 2014 yılında başlayan restorasyon çalışmaları halen devam etmektedir.
Caminin içeriye açılan üç kapısından herhangi birinden girildiğinde dış görünüşü tamamlayan boyama, çini ve vitray camlarının zengin ve renkli süslemeleriyle karşılaşılmaktadır. Caminin içini üç taraftan çevreleyen balkonların duvarları, yine İznik çinileriyle süslüdür. Bunların yukarısı ve bütün kubbe içleri ise boya işidir. Avlunun batı girişinde ise, demirden ağır bir kordon bulunmaktadır. Avluya atıyla giren padişahın kordona çarpmaması için kafasını eğmesini gerektiren bu uygulama, padişahın bile camiye girerken kendisine çekidüzen vermesi gerektiğini göstermek amacıyla yapılmış sembolik bir eylemdir.
12- 20 BİNİ AŞKIN İZNİK ÇİNİSİYLE BEZENDİ
Yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkat çeken en önemli yanı, 20.000'i aşkın İznik çinisiyle bezenmesidir. Bu çinilerin süslenmesinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış, süslemeler yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır.
Caminin alt seviyelerdeki çinileri, gelenekselken, galerideki çinilerin desenleri çiçekler, meyveler ve servilerle gösterişli ve ihtişamlıdır. Her çini başına ödenecek tutar sultanın emriyle düzenlense de çini fiyatı zamanla artmış, bunun sonucunda kullanılan çinilerin kalitesi azalmıştır. Arka balkon duvarındaki çiniler, 1574'teki yangında zarar gören Topkapı Sarayı'nın hareminden kalan ve tekrar kullanılan çinilerdir.