Türk okçularının başarılarının sırrı
"Yâ hakk!" nidasıyla bir solukta atılır ok. Atılmadan evvel de usulü gereği kemankeş ustasının "kemankeş sırrı" kulağa fısıldanır. Kemankeşlik, cesaretin Allah'a tevekkülüyle buluştuğu sanattır. Sanatın ince nüanslarda zenginleştiği kültürümüzde, okçuluğun zarif yüzüğü de dikkat çekecek nitelikte. Okçulukta, ok ve yay dışında, kullanımı kolaylaştırmak ve güvenliği artırmak için kullanılan yardımcı araçlardan zihgir, aynı zamanda değerli taşlarla süslenen bir takı olarak önemli donatılar arasında günümüze kadar geldi.
Giriş Tarihi: 19.11.2018
19:38
Güncelleme Tarihi: 19.11.2018
19:56
PEK ÇOK PADİŞAHIN MESLEĞİ
Sultan Orhan ve torunu Yıldırım Beyazıt'tan hatta Osmanlı'nın kuruluşundan başlayarak, Fatih Sultan Mehmet, İkinci Beyazıt, avcı olan Dördüncü Mehmet'e kadar pek çok padişah okçuluk mesleğinin ilerlemesi için çalıştı.
Dördüncü Murat ve Üçüncü Selim de birer kemankeş (ok ustası) olarak okçuluğa önem veren padişahlar arasında yer aldılar. Sultan İkinci Mahmut iyi bir yay çekicisi ve ok atıcısı olarak devrindeki kemankeşlerin önde gelenlerindendir. Sultan eski atış yerlerini tekrar ortaya çıkarmış, ayak taşlarını tespit ettirmiş, yarışlarda bulunmuş, okçu yiğitler ile ok meydanlarında dolaşmış, eski okçuların adlarının kaybolmamasını sağlamış, yarışlarda ödüller koymuş ve en önemlisi bir okçuluk mektebi açmıştır.
OKÇULUK MESLEĞİNDE SULTANLAR
Mustafa Kâni'ye göre Ali bin Ebû Tâlib, yani Hz. Ali, Evliya Çelebi Şafak bin Sa'îd kâşîydi. Ayrıca İstanbul'un fatihi II. Mehmed, bahçıvanlığın yanı sıra meslekte de eğitim doğrulutü ve bir zihgîrciydi.
Zihgir veya zingir , ok atışı sırasında parmak boğumunu yaralanmalardan korumak amacıyla sağ elin başparmağına takılan atış yüzüğüdür. Diğer adları, Osmanlıca zingir , zehgir veya şast olan yüzük, Arap kaynaklarında küştiban , İran kaynaklarında yüksük anlamına gelen engüştvane olarak da bilinir.
ZİHGİR FARSÇA'DA ALTMIŞ DEMEK
Şast, Farsça'da 60 anlamına gelmektedir ve yüzük adını buradan alır. Zihgir (şast), ok atarken işaret parmağının ilk boğumu, başparmak tırnağı üzerine konulur; parmakların bu şekli eski Arap parmak hesabında 60 sayısının karşılığıdır. Zihgir, yayın kirişine takılarak kirişin kolay çekilmesini sağlar ve parmak dibini yaralanmalardan korur.
Türk, Moğol, Kore, Pers, Bizans okçuluk geleneklerinde birbirinden kolay ayırt edilemeyecek kadar benzer yapıda zihgirler görülür. Yine de zihgirin yapısal özellikleri, kültüre ve muhtemelen atış tekniğine göre değişiklikler gösterir.
Zihgir atış sırasında sağ elin başparmağına takılır. Oku gezledikten sonra çileyi başparmak boğumuna yerleştirerek işaret parmağı başparmak tırnağı üzerine kapatmaya okçulukta mandal denilir. Mandalda ve çekiş ile atış sırasında zihgir kullanmadan çilenin hassasiyet kontrolünü sağlamak daha olasıdır. Fakat sürekli olarak zihgirsiz ok atmak parmak boğumunda yaralanmaya ve nasırlaşmaya neden olur. Atıcının parmağına uygun zihgiri yapmak bir uzmanlık alanıdır. Bu işin ayrı bir uzmanlık gerektirdiğini okçu ve yaycı esnafın dışında, zihgir ustalarının kendi pirleri ve gedikleri olan bağımsız bir esnaf loncası bulunmasından anlaşılır.
VAHİD EFENDİ RİSALESİ'NDE BAHSİ YAPILMIŞ
Zihgirin kullanımı ile ilgili olarak Mustafa Kani Bey'e ait Telhis-i Resailat-ı Rumat adlı Okçuluk Kitabında anlatıldığı üzere Vahid Efendi Risalesinde "Sağ elin başparmağı üzerine salavat parmağını tırnak tarafından üçüncü boğumunu okun gezine getirip bağladıktan sonra küçük, yüzük ve orta parmaklar sıkıca yumulmalıdır. Sağa ve sola kaydırmadan şastı kulak hizasına yüze yakın şekilde getirmeli, yayın kirişini de kola ve göğse dokundurmamak gerekir" denilmiştir. Zihgir deliğinin genişliği parmağa rahatça girecek şekilde tasarlanmalıdır. Dar oluşa parmağı boğar, geniş olursa yerinden kayar.