Arama

Yabancı bir seyyahın dilinden Osmanlı’da Kadir Gecesi

İstanbul, Alexander Van Millingen için ömrünü adadığı büyük keşfin sırlarını saklayan zaman müzesi gibidir. 19. yüzyıl sonlarında Roma, Bizans ve klasik Osmanlı kültürlerini bir arada sergileyebilen bu şehir, aynı zamanda Millingen'e araştırmalarına destek çıkan toplumsal bir çevrenin olanaklarını da sunmuştur. Peki, Millingen'in Constantinople isimli yapıtında "Kadir Gecesi'nden daha etkileyici hiçbir dinsel tören yoktur." dediğini biliyor muydunuz? Sizler için, yabancı bir seyyahın dilinden Osmanlı'da Kadir Gecesini derledik.

Bunların dışında yazar, İstanbul'da hemen hepsi cami ya da mescide dönüştürülmüş eski kiliselerden ayakta kalanlar üzerine de bir eser hazırlar (Byzantine Churches in Constantinople, Their history architecture).

İstanbul'un Bizans dönemine ait bilimsel araştırmalar yapan Millingen kitabında, gördüğü manzarayı, insanları, Müslüman İstanbul'u sadece anlamaya çalışarak, ön yargı ve hamasi duygulardan çok uzakta, anlattığı toplumun yapısına hayranlık ve saygı çerçevesinden bakarak aktarır.

Ayasofya'da 'Kadir Gecesi'

Dünya üzerinde Ramazan ayında, Ayasofya'nın kubbesi altında kutlanan "Kadir Gecesi"nden daha etkileyici hiçbir dinsel ayin yoktur. Geçmiş günlerindeki gibi, asılı duran yüzlerce yağ kandilinin loş ışığı altında, akşam ibadeti için camide toplanan on bin kişinin kalbi, kutsal ayın yarattığı birlik duygusuyla heyecanla dolar. Aslında bu sessiz yapılan bir ibadettir.

Bu sessizlik bastırılmış duygulara biraz rahatlama sağlayan, bazen şiddetli bir haykırışla ya da kısa bir ilahiyle bozulsa da bu sessizliğin daha etkileyici bir hal almasına yarar. Ancak huşudan dili tutulmasına karşın kalabalık dinlenemez. Bu duygu zapt edilemeyecek kadar güçlüdür ve bu büyük cemaat aşağı yukarı kalkar, yükselir ve alçalır.

Kıyıya çarpan deniz ya da uzaktan duyulan gök gürültüsüne benzer bir sesle büyük kiliseyi doldurarak ayakları üzerinde doğrulur, yere kadar eğilir, zemine iner, diz çöker, alnını yere yapıştırır.

Bu yoğun bir saygı ve baş eğiş sahnesidir. Fakat bu öylesine vakur, öylesine sükûnetli, öylesine kontrollüdür ki ibadet edenler vakarlarından asla bir şey kaybetmezler. En yüceye gösterilen saygıdır bu. Saygının ve öz saygının olağanüstü bir karışımıdır. Belli tarikat dervişlerinin, örneğin inleyen dervişlerin (Rufailer) uygulamaları dışında, ibadeti sırasında bir Müslüman'ın davranışında, insan doğasının zayıflığından kaynaklanan çok kuvvetli bir duygu ortaya konmaz.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN