Yabancı seyyahlar İstanbul'u nasıl anlattılar?
Seyahatnameler, bir beldenin geçmişine dair verdikleri bilgiler bakımından Osmanlı tarihçileri için başlıca kaynaklardan biri olarak kabul edilir. Dünyada, üç imparatorluğa başkentlik yapan tek şehir olan İstanbul, güzelliğiyle her dönem seyyahlar tarafından övgüyle söz edilen bir kent oldu. Doğu ile batının kesişim noktası olan İstanbul, yabancı seyyahların da gözde şehriydi ve hem hatıralarında hem kaleme aldıkları seyahatnamelerde hem de yolladıkları mektuplarda İstanbul'dan övgüyle söz ettiler. Peki, yabancı seyyahlar İstanbul'u nasıl anlattılar?
Giriş Tarihi: 21.10.2019
09:37
Güncelleme Tarihi: 21.10.2019
09:41
‘ÇARŞI BİR KIŞLA KADAR MUNTAZAMDIR’
"Bununla beraber kargaşa ancak görünürdedir. Bu koca çarşı bir kışla kadar muntazamdır ve bir iki saat içinde, yol gösteren kimse olmadan, insan aradığı her şeyi bulabilecek hale gelir. Her türlü malın küçük bir mahallesi, küçük bir sokağı, küçük bir koridoru ve küçük bir meydanı vardır. Bunlar büyük bir evin salonları gibi birbirinden ötekine geçilen birçok küçük çarşıdır.
Ve her çarşı, içinde hiçbir şey almadan dolaşılan, kahve içilen, serin serin oturulan, on dilde konuşulan, Şark'ın en güzel kadınlarıyla gizlice göz göze gelinen bir müze, bir gezinti yeri, bir pazar ve bir tiyatrodur."
‘GÜNÜN NASIL GEÇTİĞİNİ ANLAMAZSINIZ’
"Rastgele bir çarşıya dalın, günün yarısını farkına varmadan geçirirsiniz. Mesela kumaş ve esvap çarşısına girin.
İnsanın gözünü, aklını, kesesini kaybettirecek kadar zengin ve muhteşem bir çarşı, bir panayırdır; temkinli olmak gerekir. Zira ufacık bir heves yüzünden evden telgrafla yardım istemek zorunda kalabilirsiniz."
Asıl adı Louis-Marie Julien Viaud olan Pierre Loti, Türkiye'ye (İzmir) ilk kez 1875-1876 yılında asteğmen olarak Jean-Bart gemisiyle geldi.
Daha sonra İstanbul'daki Gladiateur gemisinde bir göreve atandı. Türkiye'den ayrıldıktan sonra İstanbul'daki kaldığı süreyi bir roman gibi yazdı.
İSTANBUL SOKAKLARINI YEREL KIYAFETLERLE DOLAŞTI
Avrupa'nın makineleşen, aşırı maddileşen yaşamına karşı Doğu'ya hele İslam ülkelerindeki çekişmesiz, hoşgörülü yaşama özlem duyan Loti, İstanbul'da kaldığı sürece bu düşüncelerle halkın arasına karıştı.
Bu sebeple yerli giysileri giyip Eyüp gibi İstanbul'un en sakin ve dine bağlı bir bölgesinde yaşamayı yeğledi.
PIERRE LOTI İSTANBUL İÇİN NE DEMİŞTİ?
Pierre Loti kaleme aldığı seyahatnamesinde İstanbul'a dair şu sözleri yazmıştı:
"Her dilden lafların hayhuyundan, bando zillerinin, çıngırakların, kocaman davulların birbirine karışan gürültüsünden insanın kulağı sağır olur.
Ve bu insan selinin içinden tırıs giderek, tıpkı eskiden olduğu gibi net bir sesle "destur destur" diye bağırarak eğleniyorum. Arapların "balek balek" demesi gibi Türkler de "destur destur" der."