Akdeniz tipi beslenme hakkında bilinmeyenler
Beslenme kültürü epey zengin olan ülkemizdeki Ege ve Akdeniz kıyılarımız sağlıklı beslenmenin anahtarını bize sunuyor. Zeytinyağı, meyve ve sebzelerin ağırlıkta olduğu Akdeniz tipi beslenme; Alzheimer, kanser, depresyon, kal-damar hastalıkları gibi birçok kötü durumdan da bizi koruyor. 1993 yılında oluşturulan Akdeniz tipi beslenme piramidini ve insanlığa şifalarını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 30.06.2019
17:31
Güncelleme Tarihi: 30.06.2019
18:34
Akdeniz tipi beslenmede dikkat edilecek unsurlar
Her gün taze sebze ve meyve beslenme planında yer almalıdır.
Yulaf, esmer pirinç, soya fasulyesi, keten tohumu, makarna, kuskus, esmer ekmek çeşitleri gibi tahıl ürünleri beslenme planında yer almalıdır.
Sebze ve bakliyat yemekleri zeytinyağı ve fındık yağı gibi tohum yağları ile hazırlanmalıdır.
Yağ kaynağı olarak tereyağ ve hindistancevizi yağı yerine zeytinyağ, fındık yağı, ceviz, badem, fındık ve avokado gibi besinler tercih edilmelidir.
Tavuk ve balık eti haftanın 2 günü tüketilmeli, yumurta gün aşırı yenmelidir.
Kırmızı et ve tatlı türü besinler ayda bir defa tüketilmelidir.
Süt, yoğurt, ayran, peynir gibi süt ve süt ürünlerinin yarım yağlı olanları tercih edilmelidir.
Doğru beslenmenin anahtarı
Dengeli beslenmenin ilk adımını doğal besinleri yani meyve ve sebzeleri mevsimine uygun tüketmek gerek. Ayrıca sağlıklı beslenme konusunu dengede tutmak ve takıntıya çevirmemek de önemli. Mesele sadece organik beslenme olmamalı, her şeyi mevsiminde tüketmenin doğru olduğunu bilmek gerek. Dost besinler tanımının içine Akdeniz tipi beslenmede yer alan tüm gıdaların giriyor. Sebze, meyve, balık, kuruyemişler, zeytinyağı bizim dostumuz. Ekmek ise hem dost hem düşman olabilir.
Balığı mevsiminde ve kızartmadan tüketin
Uzmanlar tarafından Omega 3 bakımından zengin olan balığın haftada 2 veya 3 kez 300-350 gr. olmak üzere tüketilmesi öneriliyor. Ancak balığın yarardan çok zarar getirmemesi için dikkat edilmesi gereken husus balığı da mevsiminde tüketmek. Küçük balıkların yağ oranı biraz daha yüksek olduğu için, kan değerlerinde ürik asit yüksekliği olan kişiler için büyük balıklar daha iyi bir seçenek. Balığın kızartılarak pişirilmesi ise bu dost gıdayı tamamen düşmana çeviriyor ve gereksiz miktarda trans yağ tüketimine neden oluyor. Balığın ızgara, buğulama ya da fırında pişirilmesi gerekiyor.
Kuruyemişler yağ değil protein içeriyor
Yakın zamana kadar yağ olarak değerlendirilse de fındık, fıstık, ceviz ve badem yeni yapılan çalışmaların ışığında artık protein olarak kabul edilmeye başlandı. Artık, günlük protein ihtiyacının karşılanmasında, kuruyemiş olarak tanımlanan yağlı tohumların tüketilmesi öneriliyor. Magnezyum, çinko, bakır gibi mineraller açısından çok zengin olan bu grup, mineral takviyesinde faydalı olsa da, özellikle mineral eksikliği yaşayan kişilerin bunu sadece kuruyemiş ile gidermesi mümkün değil.
Yağ içeriği yüksek olan bu besini ölçülü tüketmek büyük önem taşıyor. Herkesin günlük toplam tüketimini kendi avuç içi kadar belirlemesi gerek. Kuruyemişler, olumsuz koşullarda saklandığında toksik madde oluşabilir. Bu nedenle, dengeli beslenme için kuruyemişleri kabuklu satın almak ve kırar kırmaz tüketmek gerekiyor.