Dünya üzerindeki ilginç beslenme alışkanlıkları
Yemek yemek yaşamsal faaliyetlerimizin sürekliliği açısından önem arz eder. Hatta psikolojide de ihtiyaç piramidinin birinci basamağında yemek yeme ihtiyacını görmek mümkün. Günümüzde dünyanın beslenme modasında hangi tercihler ön planda?
Giriş Tarihi: 08.11.2018
11:43
Güncelleme Tarihi: 08.11.2018
11:57
‘BALIK YİYEN VEJETARYEN’- PESKETARYEN
Kırmızı et ve kümes hayvanları tüketmeyen fakat deniz mahsullerini yemekte sakınca görmeyen pesketaryenleri, "balık yiyen vejetaryen" olarak tanımlayabiliriz. Bu beslenme türü genellikle zengin besin değerleri sebebiyle et tüketmek isteyen ama aynı zamanda kolesterol, yüksek tansiyon, gut gibi hastalıklardan korunmayı da amaçlayan 40 yaş üzeri kişiler tarafından tercih ediliyor.
Asya ülkelerinde obezite vakalarının az görülmesinin ve ömrün uzun olmasının sebebinin omega-3 ve astaksantin (bir çeşit antioksidan) içeren deniz ürünlerinin çok tüketilmesi olduğu saptanmış. Ancak pesketaryenlerin vejetaryenler ve veganlar gibi kendi içinde tutarlı bir felsefeye sahip oldukları söylenemez.
‘KARBONHİDRATTAN SINIRLI ALIM’ - KETOJENİK BESLENME
Karbonhidratları önemli ölçüde sınırlayıp yağ ve protein tüketimini artırmayı amaçlayan ketojenik beslenmeyi de son zamanlarda sık sık duyduğunuza eminiz. Peki nasıl ketojenik beslenebilirsiniz? En temel şekliyle; ekmek, pilav, makarna gibi karbonhidrat içeren gıdalar yerine tereyağı ve zeytinyağı gibi sağlıklı yağları, kuruyemişi, süt ve süt ürünleri, et çeşitlerini tercih ederek.
Böylece vücudunuza enerjisini karbonhidrattan almaya alışmışken bunu yağdan almasını öğretiyor, enerji sağlamak için yağ yakmaya başlıyorsunuz. Siz de tahmin edersiniz ki, böylelikle kilo vermeniz oldukça kolaylaşıyor. Bu beslenme şeklinin midenizi rahatlatmak, migren ataklarını azaltmak, cildinizi güzelleştirmek, kan basıncını dengelemek ve tatlı krizlerinizi azaltmak gibi birçok faydası daha var.
‘NE YERSEN OSUN’ - VEJETARYEN BESLENME
Latince "vegetus" (canlı, sağlıklı, hayat dolu) kelimesinden gelen vejetaryenlik, 19'uncu yüzyılın ortalarında terimleşti ve taraftar bulmaya başladı. Et yememe ilkesiyle beslenen vejetaryenler de kendi içlerinde üçe ayrılıyor: Ovo-vejetaryenler , yumurta yiyor fakat süt tüketmiyor; lakto-vejetaryenler , yumurta yemiyor ama süt tüketiyor; lakto-ovo vejetaryenler ise süt ve yumurta tüketiyorlar.
Sağlık sebebiyle, hayvan hakları kaygısıyla veya dini nedenlerle vejetaryenlik tercih edilebiliyor. Kadim medeniyetlerin çoğunda ortak görülen "Ne yersen osun" anlayışının etkisiyle Mısır kâhinlerinin, Budistlerin, Iranlı putperest rahiplerin, Zerdüştlerin, Antik Yunan filozoflarının et yemedikleri biliniyor. Newton, Pascal, T. Edison, Leonardo da Vinci, Einstein, Franz Kafka, Tolstoy, J.J. Rousseau, Adolf Hitler gibi bazı tarihî simaların da vejetaryen olduğu söyleniyor.
‘BEDAVA VEGANLIK’- FRİGANİZM
İngilizce "free" (bedava) ve "vegan" kelimelerinin bileşkesi olan friganizmde tüketim çılgınlığına karşı dünyadaki kıt kaynakların korunması amaçlanıyor. Bu akımın taraftarları yiyeceklerini restoranların, marketlerin, manavların çöpe attığı yiyecekleri toplayarak sağladığından akımın diğer adı "dumpster diver", yani "çöpe dalanlar."
Çöpler onlar için yalnızca yemek kaynağı değil, giyecek ve her türlü ev eşyası demek. Friganizm felsefesinde çöp diye bir şey yok desek yeridir. Ekolojik duyarlılığı oldukça yüksek olan friganlar; ulaşım için otostop yahut bisikleti, ücretsiz barınma için de terk edilmiş binaları dönüştürmeyi seçiyorlar. İlginç ve ironik bir ayrıntı da savurgan kapitalist döngüyü kırma amacı güden akımın New York kökenli olması.
(Bunlar nasıl beslenme şekilleri böyle?- Lacivert)