Müslüman alimlerin çalışmalarında psikolojik boyutlarıyla "irade"
Pek çoğumuz, yapmamız gereken bir dizi işi nihayete erdirme konusunda oldukça zorlanıyoruz. Özellikle planlamanın olmaması, zamanın verimli kullanılamaması gibi sebepler, bu durumu daha da başa çıkılmaz hale getiriyor. Yaşamımız boyunca pek çok şey bize öğretilse de davranışlarımızı nasıl yönlendireceğimiz konusunda herhangi bir eğitim almıyoruz. İrade, tam da bu noktada devreye giriyor. Müslüman âlimlerin irade ile ilgili çalışmaları, çağdaş psikolojinin de ulaştığı en son boyutu ifade ediyor. Peki, Gazzali, Farabi ve İbn-i Sina irade hakkında ne söylüyor?
Giriş Tarihi: 28.12.2020
17:53
Güncelleme Tarihi: 05.05.2022
11:07
FARABİ ÜÇ FARKLI İRADENİN VARLIĞINA DİKKAT ÇEKER
İrade başlangıçta ancak duyumdan gelen bir istektir. İstek nefsin arzu gücü, duyum da duyum gücü ile olur, daha sonra nefsin hayal gücü ve ona bağlı istek gelişir. Bu irade tahayyülden doğan bir istektir.
Bu iki iradenin oluşmasından sonra üçüncü bir irade türü doğar ki bu da düşünme fiilinden gelen bir istek olup "ihtiyar" adını alır. Şu halde ihtiyar düşünme ve bilmenin sonucu olduğuna göre yalnız insana mahsus olan irade sadece ihtiyardır.
📌 Böylece Farabi iradeyi, "İdrak edilen şeyi arzu etme gücüyle istemektir" şeklinde tarif etmektedir.
İBN-İ SİNA İKİ ÖZELLİĞE İŞARET ETMİŞTİR
İradeli davranışın tahlilinde bu şekildeki bir ayırım çağdaş psikolojinin bakış açısına da uygun düşer. Farabi gibi İbn-i Sina da irade ile ihtiyarı birbirinden ayırır. Ahlaki davranışın temeli ve kaynağı ihtiyardır, yani akla uygun seçimlerdir.
Öte yandan İbn-i Sina, iradeli fiillerde idrakin arzuyu uyandırdığı şeklindeki geleneksel görüşe arzunun da hayal gücünü harekete geçirebileceği görüşünü eklemiştir.
Erteleme hastalığı belirtileri nelerdir?
GAZZALİ’YE GÖRE BİLGİ İRADENİN ÖN ŞARTIDIR
İnsan ruhunun şimdiki veya gelecekteki bir amacına uygun olan şeye yönelmesine irade denir. Diğer bir ifadeyle Gazzâlî canlı varlığı davranışa güdüleyen, fiili yapmaya sevk eden şehvet ve gazap türünden arzu gücüne irade, organları hareket ettirici güce de kudret demektedir.
Böylece psikolojiyle kelâm görüşü arasında bir köprü kurulmuştur. Gazzâlî, hayvan ve insanda ortak olan, menfaat elde etme veya engel ve eziyeti ortadan kaldırma yönünde bir eğilim olarak ele aldığı iradeyi bilgiye dayandırmaktadır. Bilgi iradenin ön şartıdır.
ÇAĞDAŞ PSİKOLOJİNİN ULAŞTIĞI EN SON GÖRÜŞ
Kudret, kasları ve bunlara bağlı olan organları harekete geçirir ve bunu da ancak iradeye bağlı olarak yapar.
Ona göre ihtiyarî hareketlerin başlangıcı eksik varlığın tamlığa ihtiyacı ve talep sahibinin arzusudur, yani canlı varlık, tamlığını tehdit eden gerginlikleri azaltmak ve imkânlarını gerçekleştirmek için davranışta bulunur. Bu ise çağdaş psikolojinin ulaştığı en son görüştür.
En sık görülen psikolojik rahatsızlıklar
İNSAN BİLGİ VE İRADE İLE SEÇKİN BİR KONUMDADIR
Akıl bir eylemin sonucunu ve ondaki iyilik tarafını idrak edince onu isteme ve gerçekleşme sebeplerini hazırlama yönünde kendisinde bir şevk uyanır ki bu iradedir. Bu anlamdaki irade şehevî ve umumiyetle biyolojik taleplerden farklı, hatta duruma göre bunların tam karşıtı olan bir istemedir.
Ahlâkî irade insan tabiatının isteğiyle çatışan aklın talebidir. Allah, hareketlerimizin sonuçlarını bilmemizi sağlayan aklı yaratmakla birlikte aklın gerekliliğine hükmettiği bu sonuçların elde edilmesi yönünde yeteneklerimizi harekete geçiren irade gücünü vermeseydi aklın hükümleri sonuçsuz kalırdı.
📌 İnsan, eylemlerinin sonuçlarını kestirebilen akla sahip olmakla birlikte aklın hükmünü gerçekleştirme yönünde kendisini harekete geçirecek olan iradeden yoksun olsa aklî bilgilerin hiçbir pratik değeri kalmaz.