Tarihte en ölümcül salgınlara sebep olan 8 virüs 🔬
İnsanlık tarihi, yüzyıllar boyunca birçok ölümcül hastalığa tanıklık etti. Yüz binlerce ölümle sonuçlanan bu hastalıklar en az savaşlar kadar toplumlar üzerinde büyük yıkımlar yarattılar. Yakın tarihte ise SARS, domuz ve kuş gribi gibi hastalıklarla boğuştuk. İşte dünden bugüne tarihte insanlığın savaştığı ölümcül virüsler…
Giriş Tarihi: 01.05.2020
15:05
Güncelleme Tarihi: 22.07.2020
11:38
Çiçek hastalığı, 6. yüzyılda Avrupa ve Yakındoğu'da iyi bilinen bir hastalıktı. Yüzyılın sonunda Arabistan'da salgın yapan hastalık Avrupa'ya yayılıp, 570 yılında İtalya ve Fransa'da, 581'de Tours'da görüldü. "Pestilentia Faucium'' adı verilen hastalık, aynı yıllarda Roma'da da bir salgına neden oldu.
Fransa ve İtalya'da tahribata yol açan Asya ve Afrika menşeili hastalığın 11, 12 ve 13. yüzyılda Avrupa'da yaptığı salgınların nedeni Hristiyan hacılar olduğu söylenir. Çoğunlukla kızıl, suçiçeği ve frengi ile karıştırılır.
Çok uzun yılardır bir tür doğal bağışıklama olan sağlam kişilerin çiçek hastasının deri döküntüleri ile yapay olarak hastalandırıldığı yöntemi; Çinliler, Hintliler İranlılar ve doğu Afrika halkları kullanmış olmasına karşın Avrupalı hekimler bu yöntemi kullanmamışlardı.
1763 yılında İngiliz General Sir Jeffrey Amherst sürekli 'sorun çıkaran' Kızılderililerden kurtulmak için onlara çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeler hediye etti. Bu battaniyeler bütün bir Cheyenne kabilesinin sonunu getirdi.
RNA virüsü olan hantavirüs adını ilk izole edildiği yer alan Güney Kore'deki Hantaan nehrinden alıyor. Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüsünde olduğu gibi hantavirüs de kanamalı ateş ile seyrediyor.
Griple benzerlik belirtiler gösteren hanta virüsünde hastalık bulaşan kişilerde ateş ve titreme, böbreklerde fonksiyon bozukluğu, baş ağrısı, kas, kol ve bel ağrısı, bulantı veya kusma, ishal, geçici olarak bulanık görme, öksürük, solunum bozukluğu, deri veya ciltte kanama gibi belirtiler görülebileceği bildiriliyor.
Tükrük, idrar gibi maddelerle enfekte olmuş havadaki partiküllerin solunması ile de hastalık bulaşabilmektedir. Yapılan epidemiyolojik araştırmalar bulaşın daha çok solunum yolu ile olduğunu göstermektedir. Hastalık 20-50 yaş grubunda daha çok erkeklerde ve sıklıkla ilkbahar ve sonbahar aylarında görülmektedir.
Çiftçiler, askerler, liman işçileri gibi kemiricilerle teması yüksek olan şahıslarda daha sık görülmektedir. Hanta virüs laboratuvar enfeksiyonlarına da yol açabilmektedir. Hanta virüs enfeksiyonlarında Andes virüsü haricinde insandan insana geçiş yoktur.
Hantavirüs enfeksiyonları damar çeperlerinin hasar gördüğü viral bir hastalıktır. Damar geçirgenliğinin artması ve trombositopeni sonucu hemorajik (kanamalı) belirtilerle seyredebilir. Hipertansiyona, akciğer ödemi, böbrek yetmezliği ve şoka kadar gidebilen ölümcül bir tabloya yol açabilir.
Erken belirtiler: Yorgunluk, ateş, kalça, sırt, omuz gibi büyük kas gruplarında ağrıyı içerir. Ayrıca baş ağrısı, baş dönmesi, karın ağrısı, ishal, kusma, bulantı gibi belirtiler görülebilir.
Geç belirtiler: Hastalığın başlangıcından 4-10 gün sonra, Hantavirüs Pulmoner Sendromu tablosu gelişir. Akciğer ödemi ve buna bağlı olarak öksürük, nefes darlığı gibi geç bulguları görülür. Hantavirüs Pulmoner Sendromu tablosu gelişmişse, Oliguri (idrar miktarında azalma) ve böbrek yetmezliği gelişir.