Arama

Yeryüzünü kaplayan afet: Betonarme

Yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla tükendiği çağımızda, imar faaliyetlerinin büyük çoğunluğu sürdürülebilir bir özellik taşımayan betonarme ile sağlanıyor. Bu malzeme, Sanayi Devrimi ile birlikte mimari katalogların baş sırasını elde ederken, insanoğlunun deneyimleyerek geliştirmiş olduğu kadim inşa yöntemlerini de tarihe karıştırdı. Hız ve haz çağının aceleci insanı, betonarmenin yıllar sonra getireceği sorunları tahmin edemeyerek vahim sonunu kendi elleriyle hazırladı.

🔸 Şehirlerdeki orantısız imar faaliyetleri, kentin doğal döngüsünü oluşturan rüzgar koridorlarını, su yollarını ve topoğrafik yapısını bozarak çarpık kentleşmenin özgür hegemonyasının kurulmasına yol açtı.

🔹 Üzerine yapılarımızı konumlandırdığımız topoğrafya, betonarmenin engel tanımaz politikaları karşısında bütün ehemmiyetini yitirdi. Yapılar yerin 10, 15 ve 20 metre derinlerine kadar inmeye başladı.

Dünya ve ahiretin çıbanı: Günahlar

  • 10
  • 10

🔸 Sağlıklı bir altyapı ile gelmeyen betonarmenin kısa ömürlü yapıları, zamana ve depremlere yeterli direnci gösteremedi ve arkasında tonlarca atık bıraktı. Doğada yok olmayan, başka bir işlevle kullanılamayan yığınları insanlığa miras bırakan betonarme, yeni düzenlemeler ve sınırlamalarla insani boyutlara indirilmeye çalışılıyor.

🔹 Nihayetinde beton, insanı tabiatından koparan renksiz bir maddeyi temsil ediyor. Yaşadığımız dünyada hemen her yeri ele geçiren bu akıl almaz istila akıllara tek bir soru getiriyor: Betona mı gömüleceğiz?

Sezai Karakoç'un ilham muştusu: Kutlu Nebi

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN