Sevgili ebeveynler,
Tüm ülkemize geçmiş olsun. Bugünlerde zor duygularla olsa da 'çocuklar için' motivasyonuyla çalışmalarımızı sürdürme gayretindeyiz. Bu niyetle çocuklar için ne yapabileceğimize dair bilgi paylaşımlarına devam ediyoruz. Çünkü bu dönemde ulaşılabilir, işlevsel ve güvenilir kaynaklar çok önemli.
Duygularımızı etkileyen en önemli değişkenlerden biri bilgi kaynaklarıdır. Böyle bir dönemde özellikle yeniden ve yeniden felaketi hatırlatan bilgilere, görsellere sürekli maruz kalmak bize iyi gelmediği gibi bizi kendimize ve başkalarına faydalı olmaya da götürmez. Ve tabii bu şekilde bilgileri paylaşmak da sevdiklerimize iyi gelmediği gibi medyayı gereksiz yere işgal etmek de olacaktır. Çünkü bu dönemlerde öncelik sosyal yardım paylaşımlarının ön planda olmasıdır. Ve yine hatırlamakta fayda var ki en güvenilir haber ve yardım kaynakları devletin onayladığı kaynaklardır.
Her zaman bahsediyoruz, bir ebeveyn olarak afet, travma durumlarında kendinize karşı şefkatli olmak, duygularınızı yaşamaya izin vermek yerinde ve önceliklidir. Afet, kriz durumlarında var olan şok, irkilme gibi tepkiler anormal bir duruma verilen normal tepkilerdir. Hiçbir şey yokmuş gibi, sanki hiç üzülmüyormuş ve korkmuyormuş gibi yapmak bizleri güçlü ve faydalı değil aksine daha zayıf kılabilir. Çocuklara da onların anlayacağı ve olumsuz etkilenmeyeceği düzeyde bu duyguları yansıtmanın bir sakıncası yoktur ki yazımızın devamında bu konuyu daha detaylı ele alacağız.
Çoğu yazıda bu soruya cevap olabilecek nitelikte paylaşımlarda bulunuyorum. Derin derin nefes almak (4 saniyede alıp 6 saniyede vererek), ayaklarımızı yere basarak nefes almak, kendimize sarılarak omuzlarımıza kelebek vuruşu yapmak (pek çok kaynakta bulabilir ve çocuklarınıza da gösterebilirsiniz), zihnimizdeki düşüncelere kapılmak yerine korku ve kaygılarımızı sevdiklerimizle paylaşmaya açık olmak sakinleşmemize zannettiğimizden çok daha fazla faydalı olabilir.
DEPREM VE ÇOCUKLAR
Evet, kendimizi birilerine yardım edecek kadar sakinleştirdiysek gelelim çocuklara…
Çocukların doğal afetlere verdikleri tepkiler, afeti yaşama düzeyine (doğrudan yaşama, tanıklık etme ya da bir yakınının yaşadığına şahit olma), yaşlarına, kayıp olup olmamasına ve daha birçok değişkene göre farklılaşabilir. Genel olarak çocukların verdikleri tepkiler sıklığı ve yoğunluğu da farklılaşmakla beraber şu şekildedir:
İrkilme/şok olma, korkma, üzülme, donakalma ebeveyne yapışma, yaşından daha küçük davranışlar sergileme (alt ıslatma, konuşma geriliği gibi), öfkelenme, içe kapanma, dikkat, uyku ve iştah problemleri…
Unutulmamalıdır ki; depremden korkan ya da daha kapsamlı bir ifadeyle, az önce saydığımız tepkileri veren bir çocuğa destek olmadaki ana motivasyonumuz çocuğun güvende hissetmesidir.
Bu doğrultuda çocukların depremle ilgili konuşmalara, görüntülere, haberlere maruz kalmaması oldukça önemlidir. Çocukların duygularını konuşmak, bununla beraber kendi duygumuzu da ifade etmek yerinde olacaktır: "Korkman çok normal, ben de korkuyorum, annen de korkuyor" gibi.
Tekrarlayalım: Kendi duygularımıza yer açtığımız kadar çocuklarımızın da duygularına yer açabiliyoruz. Kendimizi sakinleştirebildiğimiz ölçüde de evladımızı sakinleştiriyoruz ve böyle dönemlerde, bizlerin sakinliğine her zamankinden çok ihtiyacı var çocuklarımızın.
Çocuklarla depremin ne olduğu hakkında "sen depremle ilgili ne biliyorsun?" sorusundan yola çıkıp onu ilgi ve merakla dinleyerek konuşulabiliriz.
Bu konuşmalarda yapılan deprem tarifi yüzeysel ve basit olmalıdır. Mesela:
"Biliyor musun, biz aslında kocaman taşların üzerindeyiz, bu taşlar bazen oynuyor, birbirinden ayrılıyor işte biz de o zaman sallanıyoruz. İşte deprem hepsi bu. Tıpkı şimşek çakması gibi, gök gürültüsü gibi. Daha az görülen bir doğa olayı ama tıpkı onlar gibi geçici. Şimdi biz burada güvendeyiz, ben senin yanındayım."
Bu açıklamalarla beraber, çocuklara cevabını bilmediğimiz sorular karşısında tabii ki "bilmiyorum" da diyebilmeliyiz. Çocuklarımız bu dönemde afete dair konuşmalara, haberlere maruz kalıyorlar. bu sebeple, onlarla yaptığımız bu konuşmalar durumu anlamlandırmalarına ve duygularını yaşamalarına yardımcı olur.
Bu ufak sohbete ek olarak çocuğa dokunmak, sarılmak, öpmek de onu elbette yatıştıracaktır. Çocukların böyle dönemlerde sevgi ve şefkatimizi her zamankinden fazla görmeye ihtiyacı vardır. Bizimle beraber uyumak isteyen çocuklarımıza böyle zamanlarda izin vermeliyiz.
Okul öncesi dönemdeki çocuklar, olanlar için kendilerini suçlayabilir, olayların kendi yaptıkları bir şeyler yüzünden olduğunu düşünebilirler. Onlara net ve sakin bir şekilde "Bu bir doğa olayı ve senin suçun değil, seninle hiçbir ilgisi yok" demeyi ihmal etmeyin.
Bizlerin de yardımcı olduğumuz sevdiklerimiz veya gönüllü çalışmalar varsa yapabilecekleri nispette çocukların da yardımcı olması için sorumluluk verebiliriz (birlikte battaniye götürmek vs). Beraber deprem çantası hazırlayabilir, deprem hakkında doğru bilgi kaynaklarına başvurarak olası bir durumda ne yapılabileceği hakkında konuşabilirsiniz. Bununla beraber dua etmesine, mektup yazmasına ya da resim çizmesine teşvik edebiliriz. Bu dönemde çocukların duygularını oyunlarına yansıtması normaldir. Onun liderlik ettiği oyunlara zaman zaman katılabilir, böylece gözlemleyerek ne konuda yardımcı olacağınıza daha sağlıklı karar verebilirsiniz.
Bu gibi durumlarda sabah kahvaltısı, uyku saatleri vb rutinlerin sürdürülmesi de çocuklar için koruyucu olacaktır.
Elbette, uzun ve kısa dönemde yapılabilecekler farklıdır. Örneğin tepkileri uzunca bir süre devam eden çocukların psikolojik destek alması sağlanmalıdır.
Bu çocuklarla ve ailesiyle ilgilenmek durumunda kalma ya da bir gönüllülük faaliyetine katılma durumunuz olabilir. Böyle bir durumda da hem ebeveynlere hem çocuklara yardımcı olmak için, olası bir gönüllülük faaliyetinde yapılması gerekenleri anlatan çok güzel kaynaklar mevcut. Ben bu kaynakları ülkemizdeki her yetişkinin incelemesi gerektiğine inanıyorum. (başlığı psikolojik ilk yardım olan kaynaklar genelde) Çünkü içinde olduğumuz bu zor günlerde, tüm sağlıklı yetişkinler olası birer gönüllü…
Yazının başında doğru kaynakların öneminden bahsetmişken sonunda da faydalı olabilecek olan, bu yazıyı yazarken de katkı sunan bazı kaynakları (kişileri de kaynaklara dahil ederek) paylaşıyorum (çok değerli o kadar çok kaynak var ki, hepsini yazabilmiş olmayı dilerdim):
EMDR Derneği'nin kaynakları (Depremden iki buçuk yıl sonra: Çocuklar için bir müdahale programı)
AKUT' un deprem eğitimi el kitabı.
Mehmet Teber'in Büyük Fırtına adlı metaforik öyküsü (Ve hocanın başka kıymetli paylaşımlarına da göz atmakta fayda var)
Ayşe Bilge Selçuk
Yankı Yazgan
Psikolog Güneş Ulus (bedeni topraklamaya yönelik paylaşımlar)
Selva Arslan
Tekrar geçmiş olsun dileklerimle...
🖌Klinik Psikolog Sena Kübra Çataloğlu