Anne Babalar Buraya

HAVADA DENİZ-GÜZEL ŞEHİR KUDÜS

Bir süre önce babamla tarihteki önemli olayları, yerleri konuşmaya başlamıştık. Hatta Bosna gezimiz bundan sonra ortaya çıkmıştı hani. Hatırlarsın... Bu kez annem bizim "önemli yerler" gezimiz için yeni bir plan yapmış.

"Çok güzel bir yere gideceğiz" diyerek geldi annem yanımıza. Derya'yla öyle merak ettik ki. "Hemen söylemeyeceğim, önce size oraya dair birkaç kitap vereceğim. Bazı filmler, belgeseller seyredeceğiz. Oraya gitmeye hazır olduğunuzda yola çıkacağız. Öyle kolay olmayacak."

"Neeee? Ay'a mı gidiyoruz?" dedi Derya. Amaaaan ne şaka ama 😊

"Hayır ama bizim için çok önemli bir yere gidiyoruz." dedi babam ve sonra ikimize birden bir düzine kitap bıraktı. Kitapların birinin kapağına bakınca ikimiz birden "Kudüüüüs" diye bağırdık. Kudüs hakkında çok şey duymuştum. Ama tarihini okuyunca orayı daha çok sevdim. Kudüs'ün ilk kıblemiz olduğunu biliyordum. Peygamber Efendimizin Miraç'a çıkmasını andığımız Miraç Kandili var ya hani işte bütün bunlar orada olmuş. Efendimiz Kudüs'ün üstünden göğe yükselmiş. Neyse bütün bunları oraya gidince anlatacağım.

Uçakla gittikten sonra otobüsle Kudüs'e vardık. Otele eşyalarımızı yerleştirmeden önce Cuma namazına yetişmek için önce Mescid-i Aksa'ya gittik. Mescid-i Aksa'nın içi kubbelerle dolu. Her bir yerinde başka zamanlarda yapılan çeşitli yapılar var. Ve her birinin başka anlamı varmış. Namazdan sonra hepsini öğrenecekmişiz, çok heyecanlıyız. Mescid-i Aksa'nın diğer adı Beytülmakdis yani "kutsal ev". Gerçekten de burası insana evinde gibi hissettiriyor. Bir de "aksa" uzak demekmiş. Burası Mekke'ye uzak olduğu için Mescid-i Aksa deniyormuş.

Mescid-i Aksa'nın orta yerinde Kubbetü's Sahra var. Bütün Kudüs resimlerinde gördüğün altın sarısı kubbesi olan yer hani. Burası cami. (Kubbeye altın kaplamayı Kanuni Sultan Süleyman yaptırmış, bunu da kitaplardan birinde okumuştum!) Namaz için içine girmek istedik ama Cuma vakti olduğu için öyle kalabalık ki avluda bir yerde kendimize yer bulduk. Hava çok sıcak olduğu için Kudüslü çocuklar sıra sıra gezip serinletmek için cemaatin üstüne su fışkırttı. Bu görüntü öyle keyifliydi ki bir süre sonra çocuklarla su savaşı yaptık.

Namazdan sonra tur rehberimiz bizi bilgilendirdi. Kubbetü's Sahra Kaya Kubbesi demekmiş. Sebebi de şuymuş: içinde, yani tam kalbinde Muallak Taşı var. Camii taşın üzerine onu korumak için yapılmış. Çünkü bu taş öyle sıradan bir taş değil. Peygamberimiz Burak adındaki beyaz atına binerek bu kayanın üzerinden göğe yükselmiş.

Güneş iyice tepeye yerleştiği için otele gitmeye karar verdik. Aksa'nın avlusundan çıkarken kapılarından çıkmak gerekti. Her kapının bir başka adı var. Biz Şam Kapısı'ndan çıkıp Kudüs'ün sokaklarına daldık. Kebapçılar, hediyelik eşya satan dükkanlar, baharatçılar, şekerciler, ayakkabıcılar neler neler var... Satıcılar, çocuklar, teyzeler, amcalar herkes bize gülümseyerek selam verdi. Hepimizi şaşkına çeviriyordu bu durum. Rehberimiz bize açıkladı: "Müslüman kardeşlerini gören Filistinliler onları hep böyle güler yüzle karşılar."


Kardeşlik ne güzelmiş diyorum içimden. 😊

Otelimize yerleştikten sonra diğer yapıları gezmek için Mescid-i Aksa'ya geri döndük. İnsan buradayken Mescid-i Aksa'dan ayrılmak istemiyormuş. Hemen özledik. Aksa'nın iki avlusu varmış. Biri Kubbetü-s Sahra'nın avlusu diğeri ise Aksa Avlusu. Kubbetü-s Sahra'nın da etrafı kemerlerle çevrili. Kemerlerin hepsi başka başka imparatorluklar tarafından yapılmış. Herkes buraya bir imza bırakıp gitmiş sanki. Romalılar, Asurlular, Babiller, Emeviler, Abbasiler, Eyyubiler ve Osmanlılar... Hepsinden iz var.

Aksa'nın güneyinde Kıble Mescidi var. Kudüs fethedilmiş sonra Hz. Ömer döneminde burası yapılmış. Mescidde turlarken çocuklarla koşturmaya başladım. Rehberimizin söylediğine göre çocukların bazılarının babalarının Kudüs'e girmesi yasakmış. "Kendi ülkelerinde bir yere gidemiyorlar mı, nasıl yani?" diye sordum. Rehber üzüntüyle "Ne yazık ki öyle Deniz, belki dünya bir gün kimsenin savaşmadığı daha güzel bir yer olur," dedi.

Kıble Mescidi'nin ortasında yerin altında Kadim Aksa Mescidi var. Bu mescide 18 adet taşlı merdivenden inerek giriliyor. Merdivenleri Derya'yla koşarak indik ve mescide vardık. Bu mescitte kütüphane de var hatta eskiden de Hz. Süleyman'ın kütüphanesi buradaymış.

Kudüs bütün dinler için çok önemli bir şehirmiş. Şehirde gezerken bunun nedenini daha iyi anladım. Hristiyanlar için önemli olan Kıyamet Kilise'si, bizim Burak Duvarı dediğimiz Yahudilerin Ağlama Duvarı olarak adlandırdıkları yer...

Babam "Haydi şimdi Zeytindağı'na gidelim" dedi. Kudüs'ün her tarafını gören kocaman bir tepenin üstüne çıktık. Her tarafımız zeytin ağaçlarıyla sarılı olduğu için adına Zeytindağı dendiğini öğrendim. Uzaktan bize göz kırpan Kubbetü-s Sahra ile fotoğraf çektirdik.

Hava kararmaya başlamıştı. Annem Mescid-i Aksa'ya dönmeyi önerdi. Hepimiz hasretle kabul ettik. Demiştim ya buradayken Aksa'dan uzak kalmak çok zor. Etraf ışıl ışılken Kubbetü-s Sahra'nın altın kubbesi ışıldamaya başladı. Filistinli çocuklarla namaz kıldık, oyunlar oynadık. Filistinli arkadaşlarım Halid ve Kasım sabah döneceğimizi öğrenince çok üzüldü. Birbirimize sarıldık. Sanki yıllardır arkadaş, kardeş gibiydik...

Bir kez daha dedim "Kardeşlik ne güzel!"


🖊 Nilüfer Taktak

🎨 Feyza Eryüksel Koyunoğlu