Musul'un bir geleceği olacak mı?
Şehri yeniden inşa etme işinin nasıl muazzam bir zorluk olduğu giderek ortaya çıkmaya başladı
Yaklaşan seçimler, Irak devlet sisteminin, yönetiminde yeterli derecede kapsayıcılığa sahip olup olmadığının da önemli bir değerlendirmesi olacak.
Musul'un kurtuluşunun Irak Başbakanı Haydar İbadi tarafından ilan edilmesinin birinci ayına yaklaşıyoruz. Şehri yeniden inşa etme işinin nasıl muazzam bir zorluk olduğu giderek ortaya çıkmaya başladı. Şehir çapında çok büyük tahribata yol açan sekiz aylık savaştan sonra, geçim kaynaklarını yeniden sağlama vazifesi, hem Irak ve hem de siyasi temsilcileri için belirleyici bir unsur olacak. 1,5 milyonluk nüfusunun büyük çoğunluğunun henüz geri dönmediği Musul'u yeniden inşa işinin ve onu istikrara kavuşturmanın aciliyeti her zamankinden daha büyük.
Aşılması gereken ilk büyük engel, Musul'un güvenlik ihtiyaçlarının sağlanması ve halkın güvenlik güçlerine duyduğu güvenin yeniden tesis edilmesi. DEAŞ'a kaptırılan bölgelerin geri alınmasını amaçlayan harekatın en başından beri, özellikle Irak'taki DEAŞ karşıtı güçlerin içinde önemli bir yer işgal eden Haşdi Şabi'nin intikam almak için hareket edeceğine dair devam eden bir korku var. Korkulan tarzda olayların gerçekleştiğine dair çeşitli raporlar bulunmasına rağmen, 'cezalandırma'ya yönelik bu tarz olaylar sınırlı kaldı. Zira Musul'da mezhep temelli çatışmalardan büyük ölçüde uzak duruluyor. Önemli bir ayrıntı da Musul harekatının Iraklı güvenlik güçleri tarafından, Haşdi Şabi'nin katılımı olmadan gerçekleştirilmiş olması. Gerçekten de 'Altın Tümen' isimli askeri birliğin gerçekleştirdiği operasyonlar ve şehirde adım adım ilerlerken Musullu sivilleri korumak için gösterdikleri gayretler, sivil halktan büyük destek gördü.
Zaferle gelen moral destek ülke çapında hissedilse de, hem yerel hem de ulusal seviyedeki yetkililerin, yerel halkın güvenini kazanacak derecede siyasi bir ilerleme sağlayıp sağlayamayacağı sorusu canlılığını koruyor. Bu bağlamda, yaklaşan seçimler, Irak devlet sisteminin, yönetiminde yeterli derecede kapsayıcılığa sahip olup olmadığının önemli bir değerlendirmesi olacak. Ülkeyi istikrarlı hale getirme ve yeniden yapılandırma konusunda gösterilecek siyasi ilerlemenin belirleyici olacağı diğer bir alan ise DEAŞ'ın uzun vadede ne derece yenilgiye uğratılacağı. Zira DEAŞ şu anda eski direniş taktiklerine dönerek ülke çapında zarar ve yıkıma sebebiyet vermenin peşinde.
MUSUL'UN YENİDEN İNŞASI
Musul'u geri alma savaşında yaşanan yıkımın boyutunu mübalağalı ifadelere müracaat ederek dahi anlatmak güç. Özellikle Batı Musul'da yaşanan şehir harbi, binalara ve altyapıya çok büyük zarar verdi. Şehri yeniden inşa etmek, uzun yıllar sürecek ve yerel idareciler, ulusal makamlar ve uluslararası bağışçılar arasında güçlü bir koordinasyonun yanında, milyarlarca dolar da destek gerektiren devasa bir iş. Irak'ın, bu tarz desteklerin teslim edilmesi konusunda geçmişte yolsuzluk, kötü idare ve güvenlik problemleri gibi meselelerden dolayı uzun süre başının ağrıdığını hesaba katacak olursak, bu kusurların ortadan kaldırılması için hem başbakan hem de kabinesi, ayrıca uluslararası aktörler çok büyük çaba göstermek zorunda kalacaktır.
Planlama Bakanı Selman el-Cumeyli geçtiğimiz günlerde Musul ve DEAŞ'tan kurtarılan diğer yerlere yönelik 10 senelik kalkınma planını açıkladı. Bu planının maliyetinin 100 milyar dolar olması bekleniyor. Fonlar yerel gelirler, uluslararası krediler ve hibelerden sağlanacak. Ancak başından itibaren bu plan, ülkenin zayıf ekonomik durumuna bakacak olursak fazla iddialı duruyor. Irak ekonomisi hâlâ büyük ölçüde petrol gelirlerine bağımlı ve 2016'da GSYH'nin yüzde 10'unun üzerinde olduğu tahmin edilen çok büyük bir açık verdi. Şu anki durum itibariyle, Irak hükümeti yeniden yapılanma için önünde duran 100 milyar dolarlık hedefe ulaşmada büyük zorluk yaşayacaktır.
DEAŞ'IN GELECEĞİ
Musul'dan ve Irak'taki hemen tüm bölgelerden çıkarılmış olmasına rağmen DEAŞ'ın Irak'taki varlığı kesinlikle henüz sona ermiş değil. Örgüt asimetrik savaş moduna geri dönüyor. Son üç yıldır icra ettikleri sosyal etki, devam eden mezhep temelli gerilimler ve örgütün direniş taktikleri konusunda önceden elde etmiş olduğu başarılar, teşkil ettiği tehdidin daha senelerce süreceğini gösteriyor. DEAŞ'ın Irak'ta 2003'ten bu yana devam eden serencamı gösteriyor ki bu örgüt kendisini değişen şartlara adapte edebilme kabiliyetine sahip taktik bir teşkilattır. Bu yüzden, deneme yanılma yoluyla işe yararlığını anladığı direniş temelli terör taktiklerine dönmesini bekleyebiliriz.
Eyalet seçimleri ve genel seçimler yaklaşırken DEAŞ muhtemelen, bütün kurumsal süreçlerin ve ilerlemenin engellenmesini sağlamak için olabildiğince büyük aksaklıklara ve zarara sebebiyet vermenin peşinde olacaktır. Çok önemli altyapı unsurlarını da hedef almaya devam edecektir. Bunlara bir örnek, Musul'un militanlar tarafından bubi tuzaklarıyla döşenmiş olduğu söylenen su şebekesidir. Temel altyapı hizmetlerinin güvenliğinin ve istikrarının sağlanması, bölge nüfusunun arasında tekrar baş göstermiş olan huzursuzluklara karşı hayati bir önlem olacak, ayrıca DEAŞ'ın uzun vadede yok olmasını sağlamaya da yardım edecektir.
Musul'da yaşanan yıkım, herkesin görebileceği kadar açık ortada duruyor. Iraklı yetkililerin şehri istikrara kavuşturma ve yeniden inşa sürecini başlatmak için göstereceği gayret ve dirayet şu safhada son derece önem arz ediyor. Irak hükümetinin bir başlangıç olarak onayladığı 26 inşaat projesinden birkaçına başlanması ve güvenliğin yeniden tesisi, bölgedeki nüfusun yeniden güven duymasını sağlarken, yerinden edilmiş binlerce insanı Musul'a geri dönmeye teşvik edecektir.
Saad Aldouri
[Irak konusunda uzman olan Saad Aldouri, Chatham House'ın Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) Programı'nda araştırma asistanıdır]