Türkiye'nin şefkat eli 18 ülkeye uzandı
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) koordinasyonunda Türk Hava Yolları (THY), Anadolu Ajansı (AA) ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) iş birliğinde düzenlenen "2017 Afrika Tecrübe Paylaşım Programına" katılan TİKA'nın gönüllü elçileri, gittikleri 18 ülkede yardıma muhtaç insanlara Türkiye'nin şefkat elini uzattı.
Program kapsamında küresel gönüllülük bilinci kazandırmak amacıyla 200 üniversite öğrencisi, Libya, Cezayir, Tunus, Etiyopya, Somali, Tanzanya, Kenya, Senegal, Gine, Kamerun, Nijer, Çad, Sudan, Burkina Faso, Gana, Uganda, Ürdün ve Lübnan olmak üzere 18 Ortadoğu ve Afrika ülkesine gönderildi.
Bu ülkelerde TİKA ve yerel sivil toplum kuruluşları tarafından belirlenen okul, yetimhane, kütüphane ve ibadethane gibi mekanların tadilat, tamirat ve donanım malzemelerinin sağlanmasına ilişkin proje uygulamalarına katılan öğrenciler sosyal, kültürel ve insani yardım aktivitelerinde de bulundu.
Gittikleri ülkelerde onlarca projeye iştirak ederek gönülleri fetheden öğrenciler, duygu ve düşüncelerini AA muhabirine anlattı.
Burkina Faso ekibinden Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğrencisi Mehmet Ferah Yıldırım, Tecrübe Paylaşım Programı'nın önemine dikkati çekerek, "Bu program, bizlere aklımızdaki bütün ön yargıları yıkacak çok güzel tecrübeler kazandırdı. İlk elden bir gönüle dokunmanın ne demek olduğunu bu program sayesinde öğrenmiş oldum." dedi.
Başkent Vagadugu'daki bir okulun tadilat çalışmalarına katıldıklarını söyleyen Yıldırım, program sayesinde ülkenin ekonomik, politik ve sosyolojik yapısı hakkında da bilgi edindiklerini aktardı.
Burkina Faso'da kaldıkları süre boyunca yerel halkın gelenek ve göreneklerini yerinde gözlemleme fırsatı yakaladıklarını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Programımızın dördüncü gününde, gübre dağıtımı için Laba köyüne gittik. Buradaki yerel yöneticiler kendilerine has bir gelenekten bahsetti. Bu geleneğe göre dışarıdan gelen misafire ev sahibinin maddi durumu iyi ya da kötü olsun mutlaka bir hediye verirmiş. Bizlere de 1 keçi ve 4 tavuk hediye edildi. Bizim kültürümüzde de gelen misafire küçük hediyeler verilir fakat onların imkanlarını göz önünde bulundurduğumuzda kendileri için çok kıymetli olmasına rağmen bu hediyelerin bizlere verilmesi karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik."
"BİZLERİ NE KADAR HASRETLE BEKLEDİKLERİNİ GÖRDÜM"
Ürdün ekibinden Atatürk Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Yusuf İnan da 12 gönüllü öğrenciyle Filistinli mültecilerin kaldığı bir kampın çevre düzenleme çalışmalarında yer aldıklarını anlattı.
İnan, "Program boyunca, mülteci kampında yaşayan insanların bizi ne kadar hasretle beklediğini ve Türkiye'den ne kadar ümitvar olduklarını gördüm. Türkiye denilince özellikle çocukların gözlerinin nasıl parladığına şahit oldum." ifadelerini kullandı.
Çalışmalar sırasında Ürdünlü ve Filistinli gençlerin de gönüllü olarak kendilerine destek verdiğini dile getiren İnan, "Proje esnasında Ürdünlü ve Filistinli kardeşlerimizle samimi dostluklar kurduk. Onların burada nelerle uğraştığını, Ürdün'deki yaşamlarının nasıl olduğunu öğrendik. Türkiye'den bahsettik, ülkemizdeki gelişmeleri ve bizlerin Türkiye'deki çalışmalarını anlatarak karşılıklı tecrübelerimizi paylaştık." diye konuştu.
"GANALI KARDEŞLERİMİZİN TEBESSÜMÜNE VESİLE OLMAK EŞSİZ BİR DUYGU"
Gana'ya giden ekipte yer alan Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Abdulhay Selim Dündar, gönüllü arkadaşlarıyla başkent Akra'daki bir Hristiyan okulunun tadilat çalışmalarına katıldıklarını belirtti.
Boya ve badana işlerinin kolay çalışmalar olduğu sanılsa da yerel halk için çok büyük anlam ifade ettiğine dikkati çeken Dündar, şunları söyledi:
"Özellikle kırsal bölgelerdeki okullara devlet yardımı neredeyse ulaşmıyor. Bu nedenle yaptığımız çalışmalar yerel halk için oldukça önem arz ediyordu. Programdaki en eğlenceli anlar ise tadilatını veya boyama işlemlerini tamamladığımız okulların açılışlarını yaparken çocuklara hediyeler dağıtarak onlarla vakit geçirdiğimiz anlardı. Türkiye olarak bu tür programların sayısını artırmamız ve devamlılığını sağlamamız lazım. Bu program hem kültür ve bilgi alışverişi hem de Afrika ülkelerinin kalkınmalarına yardımcı olma noktasında oldukça önemli bir yere sahip. Programın, biz gençlerin bireysel vizyonunu geliştirmesi açısından da oldukça verimli bir içeriğe sahip olduğunu düşünüyorum."
"BASTIĞIM HER TOPRAKTA ECDADIMIN AYAK İZLERİNE RASTLADIM"
Lübnan'a giden ekipten Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümü öğrencisi Mustafa Kağan Sonkaya da insani yardım faaliyetlerinin yanı sıra II. Abdülhamid Han'ın yaptırdığı ve TİKA'nın restore ettiği birçok eseri yerinde görme fırsatı yakaladıklarına değindi.
Sonkaya, "Bastığım her toprakta ecdadımın ayak izlerine rastladım. Kardeşliğin ve paylaşmanın bir bayrak gibi dalgalandığı bu coğrafyada, bir zamanlar beraberce yaşamış olmak, ortak inançlara ve değerlere sahip olmak bizleri Lübnan halkı ile yakın kıldı." ifadelerini kullandı.
Başkent Beyrut, Trablus ve Sayda gibi birçok şehri gezdiklerini söyleyen Sonkaya, "Düşündüğümden çok daha güzel bir ülkeyle karşılaştım. Tarihsel olarak bu kadar yakın olduğumuzu hiç tahmin etmiyordum. Özellikle de Trablus, ay yıldızlı duvarlar, her yerde asılı duran bayraklarımızla adeta bir Osmanlı kenti." şeklinde konuştu.
Harran Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü öğrencisi Muhammed Şerif Fırat, Lübnan programı sırasında yaşadığı bir anısını şöyle anlattı:
"Lübnan'da insanlar Türkiye'den geldiğimizi duyunca çok seviniyor, kimi de gözyaşlarını tutamıyordu. Bunlardan biri de Al Mansur Camisi imamıydı. Bizleri görünce göz yaşlarına hakim olamayan imam, 'Kusura bakmayın. Ben Türkiye'den gelenleri görünce kendimi tutamıyorum ağlıyorum.' dedi. Lübnan ziyaretimizin ardından ülkeme olan sevgim bir kat daha arttı. Çünkü benim ülkem bu topraklarda İslamiyet'in temsilcisi olarak görülüyor."
Tecrübe Paylaşım Programı kapsamında 18 ülkeye giden 200 gönüllü elçi, çalışmalarını tamamladıktan sonra Türkiye'ye döndü.