Divan edebiyatının temellerini atan şair: Necati Bey

Divan şiirinin temelini atanlardan Necati Bey, yazdığı kasidelerle padişahları da kapsayan dostlar edindi. Özellikle “döne döne" redifli ünlü gazeli adeta baştan sona evrendeki her şeyin bir döngü halinde oluşuna atıf gibi yazıldı.

Yayınlanma Tarihi: 17.03.2018 00:00 Güncelleme Tarihi: 17.03.2018 17:52

Divan şiirinin temelini atanlardan biri olan Necati Bey'in, Edirne'de Fatih Sultan Mehmet'in ilk saltanat yıllarında doğduğu rivayet edilir. Asıl ismi İsa olan divan şairinin ailesi hakkına yeterli bilgiler bulunmamakla birlikte çocukken Edirneli yaşlı bir hanım tarafından köle olarak alınıp sonradan evlat edinildi. Yetişmesinde Sâilî adlı bir şairin de katkısı olan şair, şiir yazmaya gençlik yıllarında yöneldi ve o yıllarda Edirne'den Kastamonu'ya gitti, orada da hat sanatıyla ilgilendi.

"Necâtî" mahlasıyla kaleme aldığı şiirleriyle ismini duyurmaya başladığı dönemde en ünlü redifli gazeli olan "döne döne"yi kaleme aldı. Gazelin Bursa'da Ahmet Paşa'ya ulaşması ve beğenilmesi bu yıllarda gerçekleşti. Şiirleri Fatih Sultan Mehmet'in dikkatini çekti ve İstanbul'a giderek divan katipliği ile görevlendirildi.

Fatih Sultan Mehmet Han'ın vefatından sonra II. Bayezid'in de takdirini kazandı ve Şehzade Abdullah Karaman'ın sancağına tayini çıktı ve onun divan kâtibi oldu. Şehzade Abdullah'ın vefatının ardından duyduğu acıyı bir mersiye ile dile getirdi.

Necâtî Bey, İstanbul'da bulunduğu süre içerisinde başta padişah olmak üzere birçok devlet erkânına kasideler takdim etti ve bu sayede yeni dostlar kazandı. Bu dostları arasında "Hâtemî" mahlasıyla şiirler kaleme alan Müeyyedzâde Abdurrahman Çelebi'nin aracılığıyla, Sultan Bayezid şairi nişancılık görevi ile şehzadenin yanına gönderdi ve bu zamandan sonra ismi "Necâtî Bey" olarak anılmaya başlandı.

Manisa'daki görevi uzun sürmedi, yanına gönderildiği Şehzade Mahmud genç yaşta vefat edince, tekrar bir mersiye yazarak İstanbul'a döndü. Bu zamandan sonra yeni bir görevi kabul etmedi ve kendisine devlet tarafından bin akçe aylık bağlandı. Hayatının geri kalanını, İstanbul'un Vefa semtinde bulunan evinde ilim ve sanat sohbetleri tertip ederek geçirdi ve 17 Mart 1509'da vefat etti.

Necâtî Bey'in mezarını öğrencisi Sehî Bey mermerden yaptı, mezar taşının üzerine ise şu beyiti yazdı:

Nakl-i Necâtî âleme târîh olmağın

Târîhini Sehî dedi: Gitti Necâtî hây

Bir seng-dil firâkına ölen Necâtî'nin

Billâhi mermer ile yapasız mezârını

Şairin mezarı, İstanbul Unkapanı'nda Manifaturacılar Çarşısı'nın inşası esnasında yıkılmış olsa da sonrasında çarşı ortasına yeniden ihya edildi ve Hızır Bey hazîresine mezar taşı dikilerek yukarıdaki beyitler tekrar yazdırıldı.

ŞAİRLERİN GÖZÜNDEN

Sehî Bey tezkiresinde hocası Necâtî​'den mübalağalı ifadeler ile övgüyle bahseder ve kıtalarının adeta inciler saçtığından, divanının halk arasında dillerde dolaştığını kaydeder. Şairin şeyhlere yakışır parlak mutasavvıfane şiirleri ve son derece güzel sözleri bulunduğunu söyler.

Latîfî'ye göre Necâtî, şiirde atasözü söylemeyi olgunluğa eriştiren, gazel tarzında yeni bir çığır açan ve kendisinden önceki şairlerin üslûbunu hükümsüz bırakan bir şairdi; Kınalızâde Hasan Çelebi de Necâtî'nin "eşi, benzeri olmayan" bir şair olduğunu söyler.

Haşre dek her şâir ü kâmil dese şi'r ü gazel

Gelmeye kimse Necâtî gibi mâhir fi'l-mesel

Âlî Mustafa ise, Künhü'l-Ahbâr'ın tezkire kısmında; bir zamanlar Necâtî'nin divanından güzel parçaları seçmekle görevlendirildiğini ve kırktan fazla "dört başı mâmur" gazelini belirlediğini yazar.

Necâtî'nin "döne döne" redifli ünlü gazelinden bahsedilmezse yazı eksik kalır. Baştan sona kadar döne döne okunan gazel, evrendeki her şeyin bir döngü halinde oluşuna atıf gibi yazıldı adeta.

Çıkalı göklere âhım şererî döne döne
Yandı kandil-i sipihrün cigeri döne döne

Ayagı yer mi basar zülfüne ber-dâr olanın
Zevk u şevkîle virür cân u seri döne döne

Sen turup raks idesin karşuna ben boynum egem
İne zülfün koca sen sîm-beri döne döne

Şâm-ı zülfünle gönül mısrı harâb oldı deyü
Sana iletdi kebûter haberi döne döne

Sen olasın deyü yer yer asılub âyîneler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne

Ka'be olmasa kapun ayla gün leyl ü nehâr
Eylemezlerdi tavâf ol güzerî döne döne

Ey necâtî yaraşur mutribî şeh meclisinün
Raks urub okıya bu şi'r-i teri döne döne

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.