Bir Tanpınar tefrikası: Hikâyedeki tashihi bulana 'altın saat'
Edebiyatımızın en eşsiz eserlerinden biridir Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Tanpınar’ın 4 yıllık emeğinin ürünü olan bu roman, 1961 yılında kitap olarak basılmadan önce 1954’te bir gazetede yayımlanmaya başlayan tefrika ile okuyucuyla buluşur. “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın fantastik büyük hikâyesi” başlığı ile okurlara müjdelenen eser için gazete, ilginç bir promosyona da imza atar. “Yukarıdaki romanı okurken bir altın saat kazanabilirsiniz” şeklindeki bu vaat, hikâyedeki tashihleri bulma şartına bağlanır.
Türk edebiyatının kült eserlerinden biri olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hayatta iken okuyucuyla buluşan son romanıdır.
Osmanlı'nın son dönemlerinden Cumhuriyet dönemine uzanan bir zaman dilimini kapsayan bu romanda, modernleşme hareketlerinin topluma yansıması ironik bir dille kaleme alınır.
📌 DOĞU İLE BATI ARASINDA BİR YER
Romanın başkahramanı Hayri İrdal'ın ağzından II. Abdülhamid, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin kaleme alındığı eser, aslında bu üç devrin eski ile yeni, Doğu ile Batı arasında kalmışlığını ele alır.
Her biri toplumun farklı kesimini sembolize eden karakterlerin trajedisi, Tanpınar'ın eşsiz üslubu ve ironik anlatımıyla buluşur.
🔍 Saatleri Ayarlama Enstitüsü hakkında 10 bilgi
📌 DÖRT BÖLÜM; DÖRT AYRI ZAMAN DİLİMİ
Tanpınar'ın dört yılda tamamladığı bu eser, dört ayrı bölümden meydana gelir ve her bölüm, farklı bir dönemi temsil eder.
Büyük Ümitler adlı ilk bölüm I. Meşrutiyet dönemini, Küçük Hakikatler ve Sabaha Doğru adlı ikinci ve üçüncü bölümler II. Meşrutiyet dönemini ve son bölüm olan Her Mevsimin Bir Sonu Vardır ise erken Cumhuriyet dönemi ve sonrasını ele alır.
📌 TEFRİKA OLARAK OKUYUCU İLE BULUŞTU
Edebiyatımızın en ilgi çekici, karmaşık, mistik ve başarılı romanlarından biri olarak kabul edilen Saatleri Ayarlama Enstitüsü, 20 Haziran 1954 tarihinde Yeni İstanbul gazetesinde tefrika olarak okuyucu ile buluşmaya başlar.
🔍 Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nden zamanın ötesinde 30 alıntı
Edebiyat tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanınan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk'un "ilginç bir satış stratejisi" notuyla Twitter'da yayınladığı tarihi gazete kupürlerinde eserle ilgili oldukça ilginç bilgiler bulunur.
Tefrikanın gazetede yayımlanan tanıtım bülteninde Saatleri Ayarlama Enstitüsü için "Ahmet Hamdi Tanpınar'ın fantastik büyük hikâyesi" ifadesinin kullanıldığı görülür.
Gazetenin 3. sayfasında okuyucu ile buluşacağı belirtilen bu eser hakkındaki bilgiler, yine yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sözleriyle aktarılır:
"Üstad Ahmet Hamdi Tanpınar yeni eseri için diyor ki:
Ben tezli roman yazmam, hiçbir zaman yazmadım. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ne gelince bu, daha ziyade kahramanı Hayri İrdal'a bağlı olan bir şeydir. Onun hayatıdır, bu hayatın kendi ağzından hikâyesidir. O söyledi ben yazdım."
📌 'EN EHEMMİYETLİ UNSUR İNSAN, HER ŞEYDEN EVVEL İNSAN'
Tanpınar, bu eserin Abdullah Efendi'nin Rüyaları gibi önceki eserlerinden bazıları ile de küçük benzerlikler gösterdiğini ifade eder ve şöyle der:
"Bu hikâyeyi dört senedir hazırlıyorum. Zannedildiğinden daha az zamanda verebildim. Bence romanda en ehemmiyetli unsur insan, her şeyden evvel insan ve onun havasıdır."
20 Haziran 1954 tarihi itibariyle "Büyük Hikâye" üst başlığı ile okuyucu ile buluşan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, "Büyük Ümitler" adlı birinci bölümden başlanarak küçük parçalar halinde yayımlanır.
Romanın kahramanı Hayri İrdal'ın ağzından kaleme alınan eserin ilk bölümünün giriş paragrafı, okuyucuyu bekleyen yolculuğun nüvelerini de verir:
"Beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler. Hattâ bütünmütalâalarım, çocukluğumda okuduğum Jul Vern ve Nik Karter hikâyelerini ortadan çıkarırsanız, Arapça ve Farsça kelimelerini atlaya atlaya gözden geçirdiğim birkaç tarih kitabıyla, Tûinâme, Binbir Gece, Ebu Ali Sinâ hikâyeleri gibi eserlerden ibarettir. Daha sonraki zamanlarda, enstitümüz kurulmadan evvel işsizlikten evde çocukların mektep kitaplarına zaman zaman göz attığım gibi, bazen bütün günümü geçirdiğim Edirnekapı veya Şehzadebaşı kahvelerinde gazeteleri hatme mecbur kaldığım zamanlarda ufak tefek tefrika parçaları ve makaleleri de okudum."
📌 'ROMANI OKURKEN ALTIN SAAT KAZANABİLİRSİNİZ'
Tefrikanın yayımlandığı ilk bölümde ilginç de bir not vardır: "Yukarıdaki romanı okurken bir altın saat kazanabilirsiniz."
Peki, bir gazete promosyonu olarak görülebilecek olan bu vaat, hangi şarta bağlanır?
Bu sorunun cevabını yine gazetenin tefrikayı tanıtan ilanından alırız. "Saatler bozuk giderse…" başlığını taşıyan bu bültende, okuyucudan eserin dizgi hatalarını not etmeleri istenir.
🔍 Ahmet Hamdi Tanpınar romanlarının gizli kahramanı: Zaman
Tefrika boyunca günü gününe kaydedilen bu hataların eserin tamamının yayımlanmasının ardından bir liste halinde gazeteye gönderilmesi talep edilir. Böylece romanın tashihleri okuyucular tarafından sağlanmış olacak; gazete, en fazla hatayı bulan okuyuculardan üç kişiye birer altın saat hediye edecektir:
"Saatleri Ayarlama Enstitüsü kurmak gibi acayip bir fikir bugün üçüncü sahifemizde başladığınız yeni romanımızın kahramanının aklına gelebilir.
Saatlerinizin doğru gitmesini istemekle beraber çok defa ileri gittiğini veya geri kaldığını görür ve üzülürsünüz.
Biz de gazetemizle mürettip hatalarının mümkün mertebe az olmasına çalışıyoruz. Fakat buna rağmen tek tük hatalar da olmuyor değil.
ÜÇ ALTIN SAAT
Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanımızı bugünden itibaren üçüncü sahifemizde takip ediniz ve roman metninde gördüğünüz mürettip hatalarını günü gününe kaydediniz. Bunları tefrikanın sonunda toplayıp bir liste halinde bize göstereceksiniz. En fazla hata bulan okuyucularımızdan üçüne birer altın saat hediye edeceğiz."
📌 DİZGİ HATALARINI DÜZELTEBİLMEK HEDEFLENMİŞTİ
O tarihlerde gazetelerin basımında tipo baskı yöntemi kullanılır. Metal harflerin tersten tek tek yan yana dizilerek oluşturduğu klişelerle yapılan bu baskı yöntemi, oldukça uzun ve zahmetli bir süreci kapsar.
Kalıbın yüksek kısımları mürekkebi alır; alçak kısımları ise mürekkebi almaz. Böylece baskı, yüksekte kalan kısımlar ile gerçekleştirilir. Çocukluğumuzda uyguladığımız patates baskısına benzer şekilde burada da kalıp üzerindeki görüntü terstir.
Bu yöntemle gerçekleştirilen gazete ve dergi basımında, dizgi hataları da kaçınılmaz olur. Nitekim Varlık dergisinde 1950 yılında yayımlanan Ahmet Hamdi Tanpınar portresinin altına yazılan isim, yine dizgi hatası içerir:
📌 TEFRİKA ÜZERİNDEN TANPINAR DA DÜZELTMELER YAPTI
Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün gazetedeki tefrikası üzerinden bizzat kendisi de düzeltmeler yapar.
Bu notlarda bazı tashihlerin yanı sıra kimi kelimelerin değiştirildiği, farklı ifadelere yer verildiği görülür:
📌 'MUAZZAM BİR KARİKATÜR OLDU'
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, 20 Haziran 1954 tarihinde başlayarak 30 Eylül 1954 tarihine kadar tefrika olarak Yeni İstanbul'da yayımlanır.
Tefrikanın yayımlanmaya başlamasından bir ay sonra Tanpınar, 24 Temmuz 1954 tarihli günlüğüne eseriyle ilgili şu sözleri not alır:
"Hakikat şu ki Saatleri Ayarlama Enstitüsü muazzam bir karikatür oldu."
🔍 Ahmet Hamdi Tanpınar'ın en sevilen 15 kitabı
📌 1961 YILINDA KİTAP OLARAK OKUYUCU İLE BULUŞTU
Romanın kitap olarak baskısı ise 18 Ağustos 1961 tarihinde gerçekleştirilir. Okuyucu, başkahraman Hayri İrdal'ın yaşamı etrafında 50 yıllık bir süreçte toplumun yaşadığı dönüşümlere şahitlik eder.
İçe kapanık, önyargılı, geleneksel bir yaşam süren; Batılı değerleri sorgulasa da bu değerleri kabul etmekten geri durmayan bir karakterdir Hayri İrdal.
Yaşamı boyunca çevresi tarafından hor görülür, ciddiye alınmaz ancak bir anda talihi döner ve tek ilgi alanı olan saatler aracılığıyla kendisinin tam zıttı, kararlı, girişken, heyecanlı bir adam olan Halit Ayarcı ile tanışır.
Ardından romana adını veren Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün kuruluşunda önemli rol oynar ve romanın bel kemiğini oluşturan ironi, bu olaydan sonra kendisini daha fazla hissettirir.
Ne iş yaptığı tam belli olmayan bu kuruluş, yeni kadrolarla şubeler açarak genişler. Tanpınar, bu enstitü üzerinden, bürokrasi, gerçekleştirilen yenilikler ve Batı taklidi yaşam biçimi başta olmak üzere, ülkede gerçekleşen pek çok dönüşümü hicvetme imkânı bulur.
Fikriyat