Cemal Süreya ve bilinmezliklerinde tanımladığı Sezai Karakoç
Edebiyatımızın hem sürekli öncüsü, hem de genç klasiği Cemalettin Seber, sonradan herkesin severek anacağı ismiyle Cemal Süreya… Keskin zekasıyla sınırsız dil aracını kullanarak uçarı şiirler yazmış bir şair. Dersim'den sürgünle başlayan hayatında Dostoyevski ile yeniden doğmuş, şiirin anayasaya aykırı olduğunu, alışkanlıklara karşı bir yaylım ateşi olduğunu savunan bir deha. Süreyya olan soyadındaki iki y'den tekini, bir iddiada kaybeden sözünün eri edebiyatçı. Kendi gibi olduğunu söylediği fakülte yıllarında Sezai Karakoç'un yakın arkadaşı. Tüm bilinmeyen yönlerini gün yüzüne çıkardığımız Cemal Süreya, Sezai Karakoç için ne söylemişti, sizler için derledik.
HEM SÜRGÜN, HEM PARASIZ, HEM YATILI
1938 yılında, daha 7 yaşındayken, Dersim'den 32 vilayete yapılan sürgün listesinde, "Bizi kamyona doldurdular. Tüfekli iki erin nezaretinde," diyen Cemalettin ve ailesi de vardı. Bir yük vagonunda ailesiyle birlikte Bilecik'e sürgüne gönderildi. Annesi henüz 23 yaşındaydı ve sürgünün altıncı ayında vefat etti. Cemal 7 yaşında toprağa verdi annesini. Sonra babası ve kardeşi de peşinden eğitimi için İstanbul'daki amcasının yanına gitti.
3 yıl sonra polis kaldıkları o evi de basmış, Bilecik'ten izinsiz ayrıldıkları için sürgün yerlerine geri gönderilmişlerdi. Cemal'i parasız yatılı okuluna kayıt ettirdiler. O, artık kendi deyimiyle, "hem sürgün, hem parasız, hem yatılıydı."