Mevlana algısı: Şair mi, yaşam koçu mu, veli mi?
Kimi için o bir şair, kimine göre kişisel gelişim gurusu. Bazısı için alim, bazısına göre hümanist ve neo-platoncu bir filozof, kimileri içinse bir müceddit, yüce bir mürşit, büyük bir veli. Ona methiyeler düzen de var, döneminde işgalci Moğollarla iyi ilişkiler kurduğu için kınayan da… Elit bir çevreden geldiği için onu elitlerin mürşidi olmakla itham eden de mevcut, tüm insanlığı kucaklayan bir birleşme potası olarak değerlendiren de… Kendi eğilimlerini onun üzerinden meşrulaştırmak için onu saptıran da yok değil, haşa ilahlaştıran da. Kısacası şu dünyada Mevlana Celaleddin Rumi'ye ilgi duyan herkesin, her kesimin kendince farklı bir Mevlana, bir Rumi, bir Hazret-i Pir algısı var. Bir başka deyişle herkesin kendince bir Mevlana'sı var.
MEVLÂNA CELALEDDİN RUMİ KİMDİR, NEDİR?
◾ Kendisini anlama ve algılama konusundaki bu farklılığı zaten o da kendi adına asırlar öncesinden –aslında insanın aslını, özünü, Tanrıyı anlamlandırmasını ifade eden- şu beyitlerle bildirmişti: "Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı. Benim esrarım, feryadımdan uzak değildir ancak her gözde, kulakta o nur yok."
◾ Belki de herkes onun penceresinden değil de kendi penceresinden görüp tanımladığı için o çok farklı sıfatlarla tanınıyor.