Osmanlı mimarisinin sınır aşan eseri: Tac Mahal
Hindistan'ın Agra şehrinde 17'inci yüzyılda inşa edilen Tac Mahal, İslâm türbe mimarisinin en nadide eseri. Şah Cihan, çok sevdiği kıymetli eşi ölünce, onun adına ve hatırasına bir anıt mezar yaptırmak istedi. En güzel eseri kim plânlarsa, bu eseri ona yaptıracaktı. Dünyanın dört bir yanından birçok mimarın katıldığı bu yarışta galip gelen dünyanın gelmiş geçmiş en iyi mimarı Sinan'ın öğrencisi, Osmanlı asıllı Muhammed İsa Efendi'ydi. İnşası 22 yıl süren ve bugün dünyanın 7'inci harikası olan bu nadide anıt mezar, bir Osmanlı mimarının elinden çıkmıştı.
Osmanlı mimarisinin sınır aşan eseri: Tac Mahal
Müstesna bir durum arz eden mimari olgunluğu ve eşsiz güzelliğiyle Tac Mahal, dünya üzerinde inşa edilmiş eserlerin en muhteşem örneklerinden biridir. Bâbürlü mimarisinin bu örneği, bütün İslâm eserleri arasındaki istisnaî mevkiiyle sadece Müslümanlardan değil; diğer din mensuplarından da her zaman saygı gördü, imrenilen bir eser oldu.
TÜM KÜLTÜRLERİN İMRENDİĞİ BİR ESER
Esasında Şah Cihan tarafından yaptırılan Tac Mahal, hükümdarın hâkimiyeti süresinde (1628-1658) en parlak dönemini yaşayan Bâbürlülerin, güç ve kudretini temsil eden bir eser olmasına rağmen, çok değişik biçimlerde yorumlandı ve çok değişik amaçlara alet edilmek istendi.
Tac Mahal, her şeyden önce bir Müslüman eseri olarak inşa edilen ve Bâbürlü geleneğiyle hânedanın ceddi olan Timurlu anlayışını takip eden bir eser. Bununla birlikte Hindu ve Hristiyan mimarisinden etkilendiği de ileri sürüldü, hatta aslında türbenin bir Hindu tapınağı olduğunu iddia edenler bile çıktı.
Özellikle siyasî amaçlar taşıyan bu yöndeki faaliyetlere rağmen Tac Mahal'in Şah Cihan'ın kendi şahsiyetiyle irtibat halinde İslâm muhitinde teşekkül eden bir eser olduğu gerçeği değiştirilemedi. Bazı Avrupalı yazarların ısrarla savundukları, Tac Mahal'in Venedikli bir mimar tarafından inşa edildiği fikri de zamanla terkedildi.