Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk kitabından alıntı ve sözler

Aşk, elbette gizli gerek. Yoksa sürekli olmazdı. Allah'ın kendini gizlemesi ki kulunda sürekli bir arayış uyandırır. Ben bunca zamandır Leylâ'mı arayıp dururken acaba hep Mevla'yı mı aramaktaydım? İnsanlar birbirine âşık gibi davranmaktan aşkın ne olduğunu ve aşkın felsefesini anlamaya fırsat bulamıyorlar. 📕 Türk edebiyatından en iyi 40 alıntı ...Ve ben bütün gece boyunca duyduklarımdan bazılarını zihnimde nakşetmek için hatırlamaya çalıştımsa da zirvelerde pek az şeyin hatırlanabildiğini anladım. Tıpkı insanlar veya hayvanlar gibi bitkiler de, cansız varlıklar da birer hayat sürüyor, yerküre topyekun nefes alıyor, yaşıyor ve yaşatıyordu. Aşk ile yaklaşılan her şeyden sonuç alınabilir ama şiddetle görülen iş hedeften sapar. 📕 İskender Pala'nın Kitab-ı Aşk'ından 20 çarpıcı alıntı Oysa şiir bütün heyecanı yüreklere yükleyen ve bu yüzden hep asil kalabilen bir tür olarak bilinir. Zaten aşk ile gizliliğin yan yana bulunması dikkat çekmezdi. Çünkü gerçek aşk, gizli olandır. Ey gönül! Hele şu dünyada adam gibi bir adam yokmuş. Var ise de gönülden anlayan sırdaş bulunmuyormuş. Eğer bilge isen şu dünya için asla gam çekme ve tut ki dünya diye bir şey de zaten yok imiş. 📕 İskender Pala'nın kaleminden 20 alıntı ile 'Kalp' Bir şehrin içindeyken ona hasret çekmenin ne olduğunu belki de bilmezsiniz siz. İstanbul benim ezelden yârim idi; hala da öyledir. Ölmesini bilenler için hançer hayat demektir ve aşkı bilen biri için yedi gerçek sır vardır, ona sahip olan dünyaya hâkim olur. İşin bir de farklı boyutu vardı. Satırlarıma gözlerini iliştirenler, başkalarına hissettirmediklerini sandıkları acılarını benden gizleyemediklerini bilselerdi, acaba bana hangi duyguyla yaklaşırlardı? Daha doğrusu, istemeden onların mahrem hayatlarını izlediğimi bilselerdi… Onlar benim yalnızca cildimi okuyorlar, sayfalarıma bakıyorlar, dış yüzümü görüyorlardı ama ben onların dışları kadar içlerini de biliyor, yüreklerinden geçeni anlıyordum. 📕 İskender Pala'nın kaleminden unutulmaz alıntılar ile 'Aşka Dair' Mümkün müydü hiç sevenin sevileni paylaşması, olabilir miydi bir gönülde iki aşk? Yakışık almazdı bir evde iki farklı misafir. Hayata bağlılık bu demekti zahir. Bir dakika sonra öleceğini bile bile bir dakika daha fazla yaşayabilmek için çırpınmak bu demekti. Kazananların kaybettiğini, yok edenlerin yok olduğunu, doğanların öldüğünü görerek susuyordum. Efendim Fuzulî'nin sözlerinin haklı çıktığını, bilginin bir dedikodu kıskacı olduğunu, her ne var ise aşkta var olduğunu, zihnin önünde kalbin durduğunu, gönlün akla galip geldiğini tanıklık ederken daha iyi görebiliyor, anlıyor ve yine susuyordum. Israrla susuyordum. Yüreklerin Allah'ın elinde olduğunu bilerek susuyordum. 📕 İskender Pala'nın dilinden deyimlerin hikayeleri İnsanlar hep güçten yana tavır koyarken kalplerindekini daima saklıyorlardı. Aşk gönlün işiydi ve onun olduğu yerde aklın yeri olmazdı. Ona aşk nedir diye sorsalar, tek bir cevap veremeyecek kadar aşk içindeydi. Yıllarca aşkın ayak seslerini bestelemiş, aşkın acısıyla beslenmişti. Ama asıl heyecan şiirleri kalbime göme göme büyüyen benim bağrımdaydı. Öykünün sonunu merak ettiğimden değildi bu heyecan sık sık Leyla adının anılmasındandı. Her defasında Dicle yamaçlarındaki hayatımı ve son gecede eli göğsüme yaslanmış uyuyan Leylamın saçının kokusunu yeniden duymamdandı. Usta şairdi şu Fuzuli vesselam. Bir yüzyıl boyunca savaş görmüş gibi yıprandım.