Dünya edebiyatının ilk romanı: “Genji’nin Hikâyesi”

Dünyanın ilk romanı olarak bilinen Genji Monogatari, İngilizce adı ile 'The Tale of Genji', Murasaki Shikibu adında bir saray görevlisi tarafından yazıldı. Yazarın kendisi, imparatorun sekreteridir ve bu hikâyeyi Genji Odası adı verilen odada 1004 yılında yazdığı anlatılır. Ayrıca belirtmek gerekir ki 'Monogatari', Japoncada hikâye, roman ve masal gibi edebiyat türlerinin genel adıdır. Heian döneminde Japonca sadece erkeklerin öğrendiği bir dildi. Muraski'nin de erkek kardeşine Japonca öğretilirken bu dile aşina olduğu ve dili kullandığı görülür. O dönem için Çince bilen bir kadın anlatıcı olma özelliği de taşır. Genji Hikâyesi, Japoncanın yazımında kullanılan hece yazısı olan 'kana' ile kaleme alındı. Roman, yazılmasından 9 yüz sene sonra İngilizceye çevrilmesine rağmen, ilk çevirisinde eksiklikler olduğu kanısı mevcut. Sonrasında tamamının çevirisi 1933 yılında Arthur Waley, 1976 yılında da Edward G. Seidensticker tarafından yapıldı. Günümüzde Japon lise müfredatında da yer alan eser, Japon çocuklara ilköğretim çağında da okutuluyor. Elbette ki kültürel farklılıklardan dolayı açıklama notları ile birlikte okuyuculara sunuluyor. Romanı merak edenler için söylemekte fayda var. Roman maalesef henüz dilimize kazandırılmadı. Genji'nin Hikâyesi, 54 bölümden oluşuyor. Romanda yaklaşık 400 karakter var. İşi ilginç kılan ise, tüm kahramanların şahsi isimlerle değil, roman boyunca takma isimleri ile olay akışına dahil olmasıdır. Roman, Heian döneminde (794-1185) yaşamış İkinci Prensin hayatını konu alıyor. Kitap, kahramanın ailesinin tanıtılmasıyla başlıyor. Zamanın imparatorun soylu olmayan gözesinden bir oğlu olur. Daha sonradan 'Genji' adını alacak olan çocuğu doğururken annesi ölür. İmparator, doğan çocuğa gözü gibi bakar; çünkü bu çocuk ölen kadının güzelliğini taşımaktadır. Ayrıca siyasetin bu çocuğu kirletmesini istemediği için onu veliaht olarak seçmez. Tahta kimin geçeceği bellidir. İmparator'un büyük oğlu. Çocuk, taht yerine soylu olmayan Gen klanının başına getirilir. Bu sebeple de çocuk, kitabın da ismi olan Genji adını alır. Bugünkü adı ile Kyoto o dönemlerde başkent olarak kullanılmış ve Heian-Kyo (barış ve sakinliğin başkenti) olarak isimlendirilmiş. Öykünün geçtiği yer de şu anki adıyla Ishiyama-dera Tapınağı'dır. Genji 9 yaşına girdiğinde ilk kez âşık olur. Bu genç kadın ile Genji arasında sadece 5 yaş vardır. Bu kadın imparatorluğun güçlü ailelerinden biri olan Fujitsubolar'ın prensesidir ve duru bir güzelliğe sahiptir. 12 yaşına basana kadar her gün Miya'nın kapısının önüne gelip ona olan duygularını anlatır. Miya da benzer duyguları paylaşıyor olsa da söyledikleri ile Genji'yi oradan uzaklaştırmaya çalışır. Nefes aldığı her an affedilmek için dua ederek gözyaşı döker. 12 yaşına bastığı gün Genji, düzenlenmiş bir evlilikle Aoi no Ue ile evlendirilir. Genji, cömert ve centilmen davransa da, Aoi imparator varisi olan Genji'nin abisi ile evleneceğini düşündüğünden Genji'yi istememektedir. Genji ile evlenen Aoi, Genji'yi seven bir kadının büyüsüyle öldürülür. Genji'yi seven bu kadın dönemin en zeki ve imrenilerek bakılan kadınlarından biridir ve keskin zekası ile şahane şiirler yazmaktadır. Değerli gördüğü her şeyi ve herkesi birer birer kaybeden Genji, saray halkının dedikoduları ile çok zor anlar da yaşayacaktır. Sevdiği kadını bulsa da ilk aşkını kalbinden atamayacaktır. Bu kitap, ilk olmasının beraberinde, statü gibi kavramların insanların hayatını nasıl mahkumiyete çevirdiğini de gösteriyor. Özellikle kötülüğün iyilikten daha gerçek olduğunu vurgulaması açısından oldukça mühim. Günümüzde Japonya'da birçok manga, farklı televizyon dramaları 'Genji Hikâyesi'nden esinlendi. Miayko Maki uyarlaması 1989 yılında Shogakukan Manga ödülünü kazandı. (Derlenmiştir.)

Dünya edebiyatının ilk romanı: “Genji’nin Hikâyesi”

SARAY GÖREVLİSİ TARAFINDAN YAZILDI