Edebiyatta eski kuşak - yeni kuşak kavgası
Edebiyatımızın en heyecanlı ve merak uyandıran yazıları, tartışma metinleridir. Sözcüklerini adeta mermi gibi kullanan yazarlar, girdikleri polemiklerle kalem kavgası olarak adlandırılan bir türün oluşmasını sağladı. Bu tartışmaların en ses getireni Nazım Hikmet'in başlattığı eski kuşak-yeni kuşak kavgasıydı. Abdülhak Hamid'in dâhi-i azam, Mehmet Emin'in ise milli şair olmadığını söylemesi basında büyük yankı uyandırdı. Gelin, bu polemiğin nasıl başladığına yakından bakalım.
🔸 Ahmet Haşim, Nazım Hikmet'ten övgüyle bahseden ilk yazarlardandı. "Yeni bir şair hakkında birkaç satır" adlı yazısında onun şiir anlayışını şöyle takdir etmişti:
"Nazım Hikmet'in serbest hece vezni tarla, kır, dağ yeşilliği, sema maviliği ve güneş ziyası içinde neşeli bir panayır musikisini andırıyor. Müheykel* uzviyeti, bir yaz seması üzerine dolaşan beyaz bulutların zemini üzerinde teressüm** etmiş bu genç, hava ve ziyada yeni bir hayalin ulvî hendesesini inşa etmekle meşgul bâkir bir insaniyetle konuşuyor."
*Müheykel: Heykelleşmiş
**Teressüm: Resmedilme
🔸 Ancak Nazım Hikmet'in "Putları Yıkıyoruz" yazı serisinde devrin önemli ediplerini ağır biçimde eleştirmesi, karşı karşıya gelmelerine neden oldu. Basında büyük yankı uyandıran bu edebiyat kavgası eski-yeni çatışmasını doğurdu.