Hilmi Ziya Ülken'den 20 alıntı

Sizin olmayan şeyler için övünmeniz neye yarar? Sağlığınız, güzelliğiniz, unvanınız, şöhretiniz ve servetinizi terk ederek varlığınızın bütün çıplaklığıyla kaldığınız yeryüzünün mahşerlerinde, kaderin azameti önüne nasıl çıkacaksınız? Her işin başı sükûn, telkin ve sabırdır. Temiz, gayretli, neşeli ve ahenkli bir gençlik yetiştirmek için iş zevki vermek usullerin en güzelidir. Bunu her yerde telkin ediniz. Çoğu der ki: 'Önce kendini düzelt de ondan sonra âlemi düzeltesin!' Ben derim ki bu söz noksandır. İnsan önce kendisini düzeltemez. Âlemi düzeltmek arzusu insanın kendisine de düzen verir. Yüzümüze gülenleri dost sanırız; kulağımıza gelen sözlere hemen inanırız. Etrafımızı dalkavuklar sarınca, kendimizi dev aynasında görmeye başlarız. Can sıkıntısı, sevgisini ve içten sevgisini kaybeden bir kimsenin kâbusudur. Hareketten, faaliyetten zevk alamayan insan için her nefes bir yük, her arzu bir üzüntüdür. Hayatını bir cehennem haline getiren bu kâbustan kurtulmak için, ey yol arayan, ruhunu sevgi ve sevinç ile doldurman gerek! Dostluk, hür insanlar arasında ruh birliğidir. Kardeşlik, hürlüğü içinde duyanlar arasında insanlık birliğidir. Ancak onlar birbirlerini anlayacaklar ve birleşeceklerdir. Yalnız onların arasında, aynı şeyi ifade eden birleşik dil olacaktır. İnsanların dışları birbirlerine ne kadar uzak, ne derece de yabancıdır! Hareketten zevk alan için boş durmak ölümdür. Çalışmayı seven insan can sıkıntısını ve onun buhranlarını tanımayacaktır. Faaliyet içinde yaşayan, 'Doydum!' demeyecek, her an daha fazlasını isteyecektir. O, durgunluktan, monotonluktan nefret edecek, her an yenileşme ve değişme isteyecektir. O, aradığına erişmeden daima yeni bir şey arayacak, bir bilinmezin arkasından koşacaktır. Meslek hayatın kendisidir. Yani kültür dediğimiz maddi ve manevi bütünün bir parçasıdır. Orada anladığı gibi yapıcı olarak yetiştirilmiş olan çocuk için meslek hayatı hakiki bir araştırma ve yaratma hayatı halini alacaktır. Böyle bir genç, kafasını bilgi ile doldurmak değil, insanî bilgiye daima yeni bir şey katmak yoluna girmiştir. Aşk, vuslattan uzak olmaktır. Ona asla erişememektir. Visali vasıl olmamak için istemektir. Yanmaktan zevk duymaktır. Aşk vuslatı istemez çünkü ulaşılmazı istemiştir. Âşık ümit etmez çünkü en büyük zevki bulmuştur Hâlbuki gerçek kültürde sanatı, hukuku, ahlakı felsefeden ve ilimden ayırmaya imkân yoktur. Kendi fikrine ihanet eden mahvolmuştur. Bir şeyim yok, iyiyim deyin. Kalkın, yürüyün; iyi olursunuz. Türk düşünürleri toplumun bunalımları karşısındaki sorumluluklarını bilen insanlardır. Fildişi kulelerine çekilmemişlerdir. Ellerindeki bütün imkânları kullanarak eğitimin yayıldığı yerlere kadar yeni fikirleri tanıtmaya, yeni içtimai hareketlere önderlik etmeye çalışmışlardır. Hakiki ve tam ahlak yalnız sevgi üzerine dayanan ahlaktır. Değer, söylenen sözde değil söyleten kuvvettedir. Aşk ruhun olgunluğudur. Hem zaafıdır hem kuvvetidir. Lütfudur ve şiddetidir. İnsan onunla cehennemin lezzetini tadar ve belâ tacını giyer. Cefadan safa umar ve ölümde hayat bulur. Yalnız öğretmendir ki, zaferini görmek için birkaç nesil beklemek zorundadır. Yalan bir zehirdir ki söyleyenle kabul edeni aynı zamanda öldürür. Kendimizi bulmak, kendimize dönmek bugünün en esaslı meselesi olmuştur. Hilmi Ziya Ülken'e ait kitapları incelemek ve satın almak için tıklayın. Sosyolojinin ikinci kez kurulmasını sağlayan Hilmi Ziya Ülken, İstanbul Sultanisi'ni ve Mekteb-i Mülkiye'yi bitirdi. Aynı yıl Darülfünun-ı Osmani Edebiyat Fakültesi Beşeri Coğrafya Kürsüsü'ne asistan oldu. Aynı fakültede felsefe tarihi ve sosyoloji öğrenimi gördü. 1933'e değin sosyoloji, felsefe, tarih ve coğrafya öğretmenliği yaptı. Umumi İçtimaiyat, Türk Tefekkürü Tarihi adlı kitapları yayımlandıktan sonra uzmanlık eğitimi için Almanya'ya gitti. Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Türk Tefekkür Tarihi Kürsüsü'ne doçent olarak atandı. 1944 yılında profesör, 1957 yılında ordinaryüs profesör oldu. 1973'te Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden emekli oldu. İlmî faaliyetlerinin yanı sıra edebiyat, resim ve hat çalışmaları da yapan Hilmi Ziya Ülken Fransızca, İngilizce, Almanca ve Arapça biliyordu. 1923-1924 yıllarında bir grup arkadaşıyla birlikte Mihrab ve Anadolu Mecmuası'nı çıkarmış; Dergâh, Türk Yurdu, Ülkü, Hareket, İstanbul, Kültür Haftası, Millî Mecmua, Şarkiyat Mecmuası, Türk Düşüncesi, Türk Folklor Araştırmaları, Türkiyat Mecmuası ve imtiyaz sahibi olduğu Galatasaray dergisiyle Mülkiye dergisinde yazılar yazmıştır Türk düşünce tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla sosyal bilimlere önemli katkılar sağlamış olan Ülken 5 Haziran 1974'te İstanbul'da vefat etti.