Hukuk terimleri sözlüğü

AHZ-Ü KABZ ◼ Almak, hukuki bir akid ve muamele ile gereken teslim ve tesellüm. ↪ Ahz-ü kabz, karar ile hükmedilen şeyin avukat tarafından teslim alınması ve *uhdesinde bulundurulması demektir. Bu yetkiye sahip avukatın başlattığı icra takibinde, ödenen paranın kendi hesabına gönderilmesini icra müdürlüğünden talep etmesi buna örnek olarak gösterilebilir. *Uhdesinde bulunmak: Sorumluluğu altında olmak. Türkiye'de basılan ilk sözlük HAK EHLİYETİ ◼ Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar olan dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan yararlanma yeteneğidir. GABİN ◼ Aşırı yararlanma, haksız faydalanmak, sömürü. ◼ Bir sözleşmede tarafların karşılıklı edimleri arasında açık bir orantısızlık bulunmasıdır. Karşı tarafın tecrübesizliğinden, zor durumundan veya dikkatsizliğinden aşırı faydalanma olarak da tanımlanır. ↪ Gabin durumunda zarar gören taraf bir yıl içinde sözleşmeyi bozduğunu bildirerek verdiği şeyi geri alabilir. Bir yıl geçtikten sonra sözleşme geçerli hale gelir. Teknoloji Sözlüğü KANUNA KARŞI HİLE ◼ Yasa koyucunun yasakladığı bir işlem veya sonuca, başka bir hukuki işlem ile ulaşılması. ↪ Yasa koyucu, tarafların oluşturmak istediği sonucu yasaklar fakat taraflar hukuka uygun başka bir işlem tesis ederek yasa koyucunun yasakladığı sonuca ulaşır. ◼ Kanuna karşı hilenin unsurları şu şekildedir: Öncelikle bir işlemin yapılması emredici bir hukuk kuralıyla yasaklanmalıdır. Bunun yerine kanunun izin verdiği başka bir işlem yapılmalı ve tarafların yapmış oldukları işlem, yasaklanan işlemin sonuçlarını meydana getirmeye elverişli olmalıdır. Ayrıca yapılan işlemde hile kastı bulunmalıdır. AHKÂM ◼ Hükümler. ↪ Ahkam, karar ve yargı manalarına gelen hüküm kelimesinin çoğul şeklidir. Hüküm ise usul hukukunda, yargılamanın son evresinde yargılamayı sonlandırıcı nihai kararı ifade eden temel bir terimdir. Ortak değerlerimiz 'vatan' İFA ◼ Ödeme, yerine getirme, bir işi yapma, edim. ↪ Borç ilişkisinin konusu olan edimin borçlu tarafından alacaklıya karşı gereği gibi yerine getirilmesi suretiyle borç ilişkisinin sona ermesidir. BUTLAN ◼ Geçersizlik, hükümsüzlük. ↪ Hukuki işlemin temelinde bulunan bir eksiklik veya bozukluk hasebiyle geçersiz yani hükümsüz kılınmasıdır. Türk lehçelerinde savaş kelimesi TEMERRÜT ◼ Borcun ifasında gecikme. ↪ Bir yükümlülüğün yerine getirilmesinde oluşan gecikme, direnmedir. ◼ Temerrüt, bir kimsenin yapmakla borçlu olduğu şeyi hukuka aykırı olarak yerine getirmemesi durumudur. Alacaklının temerrüdü; ifa edilmesi istenen bir borcun ifasını kabul etmemek, uygun ifa yeri göstermemek şeklindedir. Borçlunun temerrüdü ise ifa edilmesi gereken borcun süresinde veya gereği gibi yerine getirilmemesi halidir. İKRAR ◼ Saklamayıp söyleme, bildirme, açıkça söyleme, kabul. ↪ Görülmekte olan bir davada taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki neticeler *husule getirebilecek maddi veya hukuki bir vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. *Husule gelmek: Meydana gelmek ◼ İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmesi, diğer tarafın ise bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. Seyahatlerde en çok işinize yarayacak 60 İngilizce kelime İKRAH ◼ Bir kimseyi yapmak istemediği şeye korkutarak zorlamak. ↪ Kişiyi yapmak istemediği hukuki muameleye, aksi takdirde kendisine veya yakınlarına zarar verileceği tehdidi ile korkutmaktır. MUVAZAA ◼ Danışıklı işlem. ◼ Bir sözleşmenin taraflarının, üçüncü kişilerden gerçek durumu gizleyerek, onları aldatmak maksadıyla, asıl iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarıdır. ↪ Tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla görünüşte beyan ettikleri iradeleri ile gerçekte var olan iradeleri arasındaki çatışmaya muvazaa, bu konuda yapılan işleme de muvazaalı işlem adı verilmektedir. Özetle, muvazaalı işlem tarafların gerçek iradeleri ile örtüşmeyen işlemdir. Adaletin timsali: Kanuni Sultan Süleyman MÜMEYYİZ ◼ İyiyi kötüden ayırma yeteneğine sahip kimse. ↪ Temyiz gücüne yani iyiyi kötüden ayırma ve makul biçimde davranışta bulunma yetisindeki kişidir. TEMLİK ◼ Bir malın veya hakkın, bir hukuki işlemle başkasına devredilmesi. ↪ Alacağın bir başkasına devri, mülkiyetinin geçirilmesidir. Mülk suresinin fazileti EDİM ◼ Aralarındaki borç ilişkisi dolayısıyla alacaklının isteyebileceği, borçlunun da yerine getirmekle yükümlü bulunduğu bir davranış biçimi. ZİLYET ◼ Bir şeyi fiilen elinde bulunduran kişi. ◼ Mal üzerinde fiili hakimiyet bulunduran gerçek veya tüzel kişiler zilyet olarak tanımlanır. Zilyetlik ise bir şey üzerinde iradi olarak fiili hakimiyet kurmakla başlayıp, o şey üzerindeki fiili hakimiyetin iradi ya da irade dışı şekilde kaybedilmesine kadar süren hukuki ve fiili durumdur. ↪ Bu süreçte zilyede; eşya üzerinde kullanma, yararlanma ve koruma yetkileri sağlanır.

Hukuk terimleri sözlüğü

Ahz-ü Kabz