Karamazov Kardeşler'den Huzur'a
Huzur romanı 1948'de tefrika edilip 1949'da kitap olarak basıldığında üzerinde çok fazla durulmamıştı. Çünkü bazı eserler yazıldıkları dönemin ilerisinde konulara sahip olurdu. Fakat bu sadece Tanpınar için geçerli değildir; örneğin Oğuz Atay'da da bunu görmek mümkündür. 2000'li yılların başından itibaren hem Oğuz Atay hem de Tanpınar ciddi anlamda ilgi alanımız içerisine girmiştir. "Bir Hatıranın Peşinde" isimli etkinlikte konuşan Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, Tanpınar'ın üslubuna, roman anlayışına ve özellikle Dostoyevski gibi yazarlardan etki anlamında nasıl beslendiğine dair açıklamalarda bulundu.
Huzur bir aşk romanı mıdır?
Etkinlikte Huzur'a dair açıklamalarda bulunan İstanbul Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk "Huzur'a konu itibarıyla baktığımızda başat bir aşk romanı olduğunu görürüz ama bu bildiğimiz sıradan bir aşk değildir. Mümtaz ve Nuran aşkını daha çok Mümtaz cephesinden görürüz." diyerek şöyle devam etti:
"Biz bu aşkın hallerini ve gelişimini daha çok Mümtaz cephesinden görürüz. Bununla beraber romanı sadece bu konuya hapsetmek romana haksızlık olacaktır. Romanda bireysel olduğu kadar pek çok toplumsal hatta dünyayı ilgilendiren (çünkü Tanpınar'ın kaygılarından bir tanesi de evrensel bir yazar olmaktır) konuları anlatmak çabası içerisindedir.
Tanpınar'ın dünyasında Baki, Nef'i, Fuzuli ve Şeyh Galip, nasıl bir yer edinmiştir?