Meşhurların itiraflarından süzülen pişmanlık
Osmanlı Devleti'nin en kritik ve zor döneminde, tam otuz üç yıl tahtta kalan bir padişah için ağır ithamlar yapıldı. Onun naifliği, zarafeti ve aklı göz ardı edildi, hiçe sayıldı. O zamanda gözü ve gönlü kör olanlar onun "Gök Sultanı" olduğunu fark ettiklerinde artık çok geçti. Kimisi tarihe pişmanlıklarını not düşürecek kadar şanslıyken kimisi de pişmanlıklarını ahirete taşıdı.
SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN
Sultan ikinci Abdülhamid Han, otuz dördüncü Osmanlı sultanı, doksan sekizinci İslam halifesiydi. Babası sultan Abdülmecid Han, annesi Tîr-i Müjgân kadın efendidir. 21 Eylül 1842 Çarşamba günü Çırağan sarayında dünyaya gelen sultan, annesini çok erken yaşta kaybetti. Dedesi Sultan ikinci Mahmud Han'ı kendisine örnek almıştı.
Şehzadeliği döneminde çok iyi eğitim aldı. Osmanlıca yazı ve konuşma derslerini Gerdankıran Ömer Efendi'den; Arapçayı Ferîd ve Şerîf Efendilerden; Farsça'yı Kazasker Ali Mahvî Efendi ve Sadrazam Saffet Paşa'dan; tefsir, hadis, fıkıh ilimlerini Gümüşhanevî Ömer Hulusi Efendi'den; Fransızca'yı Gardet, Edhem ve Kemal Paşalardan öğrendi. Tarihe, özellikle de yakın tarihe ilgisi büyüktü. Tarihin ibret aynası olduğuna inanırdı. Bu sebeple padişahlık döneminde her olay hakkında rapor hazırlatır, ilim ve fikir adamları ile meselelerin hal ve çarelerini konuşurdu.
İlme ve ilim adamlarına saygısı büyüktü. Bir yere gittiğinde veya saraya dönerken yanında bulunan hocaları kendi arabasına bindirirdi. O da atına binerek giderdi. At biniciliğini Lala Mehmed Sadık Ağa ve Mabeynci Osman Efendi'den; silah kullanmasını ve diğer askerlik bilgilerini hünkar yaveri çeşitli subaylardan öğrendi.