Sezai Karakoç'un Ruhun Dirilişi kitabından alıntılar

'Allah'a inanmayan çağ, ölü bir çağdır. Çağ, Allah'a inanmakla dirilecektir.' Sezai Karakoç'un kaleminden 'İslam'ın Dirilişi' 'Kentin kötü kahvelerinde al tutmuş gibiyim. Onun için özleyip durduğum ashab-ı kehf mağaralarıdır.' 'İnsan, Allah'a inancını yenilemeli, tazelemelidir. Bir alışkanlık gibi değil. Bir töre gibi bile değil. Bir mirastır bu ama bir miras gibi de değil. Sanki ilk ve son insan kendisiymiş gibi, Allah'a inancını tazelemelidir insan. ' Kitapta yer alan Ruhun Dirilişi, Dağ Çağrısı ve Hz. Yusuf'un Düşü adlı yazılar, 1969 yılında Mağara ve Işık adı altında kitap olarak yayımlandı, diğer yazılar ise 1960 ve 1970 yıllarında Diriliş Dergisi'nde çıktıktan sonra, Ölümden Sonra Kalkış, Allah'a İnanma ve İnsanlık adlarıyla kitaplaşmıştır. Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın 'Su ortaya çıkınca serap kalmaz. Henüz gerçek inancın ışığıyla bakmayan insanların perspektifi, zan ve vehim perspektifidir. ' Sezai Karakoç Necip Fazıl'la nasıl tanıştı? 'Ermişler, Allah'tan başka varlık görmemişler, kendi varlıklarını da O'nun varlığıyla var bilmişlerdir. Her Müslüman, Allah inancından kopmadıkça asgari anlamda da olsa bir ermiştir.' Sezai Karakoç'un şiirlerinde kullandığı kelimeler 'İnsan, bilerek bilmeyerek hep tapınma içindedir, tapınmadadır. Her kımıldanışı, ileri ve geri gidişi, günün aydınlığında veya gecenin karanlığında, tek veya toplu, gizli veya açık, her kıvranışı tapınmaya doğru veya tapınma eksikliğindendir. ' 'Evet, çağımızda da, yeniden insanın putlaştırıldığı birtakım ideolojiler ve rejimler saltanat kurdu. Bu akımlar insanların zihnini put -kavramlarla ve kendilerini de put- liderlerle köleleştirdiler. Yüz milyonlarca insanın ve gencin örnek bir insan gibi başarısına taptığı diktatörlerin, modern tiranların ve firavunların dünyasındayız, çağındayız bugün. ' Karakoç'la yenilgi yenilgi büyümek... 'Nefs, insanın *enfüsî düşmanı. İçten vuran düşman. Ve insanın bütün öbür düşmanlarıyla el birliği eden düşman. Onsuz hiçbir düşman insana gerçek bir zarar ulaştıramaz. ' *Enfüsi: Nefste meydana gelen. 'Her Müslüman ülkü adamı, Yusuf Sûresinin ruhuna ermeğe çalışmalıdır. Sûre-i Yusuf, inanmış insanın, ülkü adamının, safha safha, durak durak hayatına ışık tutan en geniş çerçeve, en genel çizgili ebedî bir modeldir. ' Sezai Karakoç'tan alıntılar 'Çağımızın gafilleri ve cahilleri Nuh'un Gemisini Ağrı Dağı'nın tepelerinde arayadursun, o gemi gerçekte bugün bütün anlamıyla ayakta durmakta ve tehlikeli suların üstünde seyretmektedir. Evet, müminleri, Allah'a inanmışları taşıyan gemidir o. Müminlerin mânevi birliği ve bütünlüğüdür şu anda yaşayan Nuhun Gemisi.' 'Feragat ve alçak gönüllülüğün vaazları kilise duvarlarında bir is gibi kararır dururken, Avrupa hep kendi gururunun esiri kaldı.' 'Bugün Avrupa'nın en büyük silahı entrikadır.' 'İnsanın gelişmesi kendini yaratması demek değildir. Belki var olan kendini yoğurmasıdır. Kendini işlemesidir.' 'Bu dünyanın içinde bir selâmla birden öteki dünyaya, âdeta Cennete gidiyorsunuz ve yine bir selâmla geri dönüyorsunuz. İnsana bu nimeti bağışlayan gök armağanı namazdır.' 'Batı medeniyeti özü itibariyle dünyacı bir medeniyettir.' 'Kur'an tek başına ahireti dünyaya en kesin bir aydınlıkla ilân ve ispat eden bir belge, bir mucizedir.' 'Tasavvuf, tarikatlar, ruhu yücelten yollar, hep bu dünyadayken öteki dünyaya hazırlanma metotlarıdır. Ölümden sonra dirilmenin, bu dünya şartları içinde yapılan egzersizlerdir.' 'Bazı kişiler eleştirilemez, onlar asla hata işlemezler, onların sözleri değişmez yasalardır. Çağ, işte böyle bir insan kültünden, insana tapınmadan hastadır. Çekilen buhranların kökü, Allah'ı unutup insanlara tapmaya başlanılmasındandır.' 'Çağımızda ne kadar çok *tağutlar, tağut taklitçileri, tağutlaşanlar, tağutluğa özenenler vardır.' *Tağut: Hak yoldan saptıran, bazılarınca yaratılmışlık üstü konumunda tutulan varlık anlamında bir Kur'an terimi. 'Hz. Yusuf'un Mısır'a gidişi, Hicret'e benzer. Hz. Yusuf'un Medine'si Mısır'dır.' 1947'de burayı bitirerek Gaziantep'te yine parasız yatılı lise öğrenimine başladı. Gaziantep Lisesi'nden 1950'de mezun edildi. Felsefe okumak istediği için İstanbul'a gitti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanarak başladığı yüksek öğrenimini 1955'te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamladı. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığı'nda Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi Bölümü'ne atandı. 'Ölüm, doğum gibidir. Ölmekle öteki dünyaya doğmuş olacağız. Ama artık o doğuş, son doğuştur.' Daha sonra Maliye müfettişliği sınavını kazanarak, 11 Ocak 1956'da müfettiş yardımcılığı görevine başladı. Bir ara Ankara'ya çağrılıp Yeğenbey Vergi Dairesi'nde görevlendirilirse de kısa bir müddet sonra yine İstanbul'daki görevine döndü. Görevi icabı Anadolu'yu çok gezdi ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı buldu. 1960 - 1961 yıllarında yedek subay olarak yaptığı askerlik görevinden sonra İstanbul'daki görevine kaldığı yerden devam etti. 1973'ten bu yana da hiçbir resmi görev almadı. İstanbul'da Diriliş Yayınları ve Diriliş dergisini kurdu.