Yabancı kelimelere Türkçe karşılıklar bulmak için kurulan ilk cemiyet
Medeniyetlerin yaşadığı toplumsal ve kültürel değişimler; Heidegger'in "varlığın evi" olarak tanımladığı dilden elbette bağımsız gelişmemiştir. Tanzimat'a kadar gerek ilim gerekse edebiyat dili olarak Arapça ve Farsçayı baz alan Osmanlı, yenileşme hareketleriyle beraber yönünü Batı'ya çevirmiş, felsefe ve sanat anlamında da yeni bir terminolojiye sahip olmuştur. Bilhassa Türkçeden kopmadan modern felsefedeki terimlerin karşılığını bulmaya çalışan Osmanlı aydınları, bu sorunu çözüme kavuşturmak için Istılahat-ı İlmiyye Encümeni'ni kurmuşlardır. Peki, bu encümen ilim dünyasına ne tür katkılar sağlamıştır?
TANZİMAT DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKAN DİL TARTIŞMALARI
📌Tanzimat döneminde Namık Kemal gibi birçok aydının en çok üzerinde durduğu mevzu; dilimizde Arapça ve Farsçanın fazlasıyla tesiri altında kalınması, halkın zorluk yaşadığı düşüncesiydi.
📌Hatta öyle ki Namık Kemal, dil konusunda Klasik edebiyata çok sert eleştirilerde bulunmuş bu söz varlığından bir an önce kurtulmamız veya revize etmemiz konusunda düşüncelerini beyan etmişti.