İslam’ın en müstesna sembolü ‘ezan’ın dünü ve bugünü
Peygamberimizin emriyle Hz. Bilal tarafından ilk olarak okunduğu günden beri ezan, güneşin üzerine doğduğu her bir mekânda, Uzakdoğu'dan başlayıp Batı'nın en uç noktasına varıncaya kadar müminlerin sadâlarıyla göklere yükselmektedir. Mana ve muhtevası bakımından ezan hem namaz hem de İslâm için bir çağrıdır; fetih ve zaferlerin vazgeçilmez bir unsurudur.
Nitekim Mekke'nin fethinden beri ele geçirilen her beldede yapılan ilk uygulamalardan biri, fetih müjdesini her tarafa duyurmak üzere yüksek bir yerde ezan okumak olmuştur. Baki'nin meşhur Kanunî Sultan Süleyman Mersiyesi'ndeki, "Aldın hezâr bütgedeyi mescid eyledin / Nâkūs yerlerinde okuttun ezanları" beyti bu uygulamanın divan şiirine aksetmiş bir ifadesidir.
Her gün beş vakit, dünyanın dört bir yanında; her bir şehirde, beldede ve en ücra köylerde bile okunan ezana ve İslam'a karşı olan düşmanlık, 80 yıl önce de vardı. Özellikle genç neslin ezana ve dini değerlere olan duyarsızlığı, ciddi bir sorun olarak bugün de karşımıza çıkıyor. Bu sorunun çözümü ise yetişkinlerin "örnek olma" vasfına nail olmaları ile gerçekleşebilir. Yani ezanın taşıdığı derin mana ve üstün değeri kitlelere ve özellikle yeni yetişen nesle aktarmak ve anlatmak adına gayret ve çaba sarf edilmesi gerekiyor. İşte bu minvalden ilerleyerek sizler için ezanın tarihçesini, faziletini, hikmetini; ezanın taşıdığı yüce mana ve değerin farkında olabilmeyi; Türkçe ezan zulmünün nasıl sona erdirildiğini, tek parti döneminde milleti İslamiyet'ten koparmak için atılan adımları; kısaca ezanın dünü ve bugününü derledik.