Muhâsibî’nin El Akl ve Fehmü’l Kur’an adlı eserinde akıl ve ahlak ilişki
Akıl, insanlar tarafından yüzyıllar boyunca irdelenmiş bir kavram... İnsan kendi aklıyla Allah'ın kendisine bir tabiat olarak bahşettiği bu aklı anlamaya çalışmış. Akıl tüm ilimlerin mevzusu bu sebeple farklı disiplinlerdeki mütefekkirler kendi bakış açıları, metod ve teorileri sonucunda bu kavrama tanımlamalar getirmişler. Bu tanımlamalar; yalnızca yüzeysel manada bir kavramı açıklama doğrultusunda değil ayrıca onun "işlevselliği" ,"ne olduğu" ve "doğru kullanımı" hakkında olmuş ekseriyetle. Bir sufi olan Muhâsibî 'El Akl ve Fehmü'l Kur'an' adlı eserinde tasavvuf ve diğer ilimlerin de konusu olan akıl üzerinde durarak görüşlerini bildirmiş. Tasavvufun kurucusu Cüneydi Bağdadi'yi de etkilemesi açısından Muhâsibî'nin eseri ve düşünceleri oldukça önemlidir.
Muhâsibî kimdir?
Muhâsibî'nin doğum yılı tam olarak bilinmese de 781 veya 786 yılında Basra'da dünyaya geldiği düşünülmekte. Nefis muhasebesindeki titizliği sufinin Muhâsibî ismini almasına sebep. Babası Mu'tezile mezhebinden olduğu için sufi bu mezhebin kodlarıyla yetişmiş fakat inandığı fikirler noktasında mezheple ortak bir paydada buluşamamış. Bir dönem bu mezhebe yakınlık duymaya başlasa da Hanbelilere gösterdikleri baskı sonucu bu tutumundan vazgeçmiş ve Mu'tezile'ye karşı sert eleştirilerini 'El Akl ve Fehmü'l Kur'an' eserinde dile getirmiştir.
Muhâsibî ortaya koyduğu düşünceler çerçevesinde tasavvufu felsefeye yaklaştıran ilk sufi olarak görülmüş.