Yol ahlakı nedir? Yol nasıl yürünür?
İnsan hakikate birbirinden farklı yollar neticesinde ulaşır. Kimi kaybolur yolda kimi yolu tıkar; yoldan menfaat edinenler de vardır yoldan geri dönenler de… Kimine yol büyür, dağ olur kimine yoldaş olur. Bazıları müsriftir harcar yolu bazıları da yürümeye meftun olur; yol dediği dönüşür imtihana… Yaşamın belki de en önemli kısmını oluşturur yol… Neticede yolda olmak da meşakkatli bir iştir. Nerede, nasıl yürüdüğünüzü bilmezseniz ziyan olursunuz. Yolun bir amaç olduğunu bilir, rehbere sıkı sıkıya sarılırsanız varacağınız yer muhakkak hakikat olur. Ama asıl mesele, her yolun eğrisinin de olduğunu unutmadan iradenizi, bilincinizi her daim koruyarak yoldan dönmemek için çabalamaktır.
"BİZE DOĞRU YOLU GÖSTER"
🔹 İnsanoğlu olarak yaşamımızın her alanında doğrunun yanında yanlışı da yaptık, çıkmaz sokaklara girdik. Rabbimizin irşad ve uyarıları bizi bu yanlış yollardan kurtardı. Her vakit namaza durduğumuzda ağzımızdan dökülen dualar, yürüdüğümüz yolu güzelleştiren yegâne gerçekler oldu.
"İhdina's-sırâta'l-mustakîm…" / "Bize doğru yolu göster…" (Fatiha Suresi, 6. ayet) "Nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, dalâlete sapmışların yoluna da değil! Âmin!" (Fatiha Suresi, 7. ayet)
➡ Ayrıca sırât-ı müstakîm "kendilerine nimet verilenlerin yolu" şeklinde açıklanmıştır.
Bu dualar ile Rabbimizin uyarılarına sarıldık. Kendinizi doğru yolu bulmada yeterli görmeyin uyarısıydı bu... Aciz varlıklar olduğumuzun hakikatteki karşılığıydı...
🔹Alak Suresi'nde yine "insanın kendini yeterli sanması" ile ilgili şöyle buyrulur: "Gerçek şu ki insan, kendini kendine yeterli görerek ille de azgınlaşmaktadır! Oysa (kuldaki) her şey yalnız rabbine aittir (O'na dönecektir)." (Alak 96/6-8)
➡ Bu uyarıları idrak edebilmek için "doğru yolun İslâm olduğunu hiçbir zaman unutmamak, Kur'an-ı Kerim'e sıkı sıkıya sarılmak, vicdanımızı aklımızla birlikte kullanmak" gereklidir.
(x) Farklı seslerden Kur'an-ı Kerim meali dinlemek için tıklayın