Haliç’in incisi: Katar

Katar'ın genel silüeti Atatürk Havalimanı'ndan hareket eden uçak, Bahreyn aktarmalı olarak 6 saatte Katar'a vardı. Uçaktan ilk indiğimde, her ne kadar sıcaklığın uçak motorlarından geldiğini sansam da beş ayın 40-50 derece arasında geçeceğini kavramam birkaç günümü aldı. Bu yüzden başlarda klimalarla sıkı arkadaşlık kurduysam da sonraları sıcaklığa adapte oldum bir şekilde. Sağ olsun, Katar Üniversitesi beni ve arkadaşlarımı öğrenci yurtlarına ulaştırmak için bir servis göndermişti. Katar'ın genel silüeti Daha önce Ürdün'de de öğrencilik yaptığım için uçaktan iner inmez herkesle Arapça konuşmaya başlayacağımı sandım ama nerede… Hizmet sektöründe çalışanlar genelde ülke dışından getirildiği için kampüs dışında genelde Hindistan veya Bangladeş İngilizcesi kullanıyorduk. Yerli Katar halkı ise genellikle devlet vazifelerinde veya kurmuş oldukları özel şirketlerde çalışmaktaydılar. Katar'da yerel nüfus, toplam nüfusun yarısından daha az. Dolayısıyla orijinal Katarlılar azınlıkta ve İngilizce ülkedeki ikinci etkin dil. Katar Üniversitesi'nin kampüsünden bir kare Katar'a gittiğimde henüz eğitim dönemi başlamamıştı. Bu yüzden çevreyi keşfedecek ve çeşitli arkadaşlıklar edinecek bol vakit oldu. Özellikle yurtta vakit geçirmek ve dünyanın dört bir yanından Katar'a eğitim görmeye gelen öğrencilerle tanışmak oldukça güzeldi. Aslında yurt deyip geçmemek gerek. Çünkü çok odalı villaları, yüzme havuzu, yemekhanesi ve spor salonları ile daha çok bir yaşam kompleksiydi. Katar'daki bir başka güzel deneyimim ise kurban bayramı havasını değişik bir ülkede solumak ve çok farklı bir bayram yaşamak oldu. Birçok Arap ülkesinde olduğu gibi Katar'da hanımlar da bayram namazına katılıyor ve hutbe dinliyorlar. Bayram sabahı mescide gitmek ve bayram namazı havasını solumak çok farklı ve güzel bir tecrübe oldu benim için. Katar Üniversitesi Kız Öğrenci Yurdu Namazdan sonra bir hanım bana ve arkadaşlarıma doğru geldi ve bizi ısrarla evine davet etti. Her ne kadar bu nazik teklifi kibarca reddetmeye çalıştıysak da kendisinin ısrarlarına dayanamadık. Bayram namazının ardından bu ablamızın evine gittik. Hep birlikte kalabalık bir bayram sabahı kahvaltısı yaptık. Ailemizden uzakta olduğumuz için kurban göremeyeceğimizi sanıp üzülüyorken davet edildiğimiz evde, bizlerin de şahitliğinde kurban kesildi. Bu sayede mübarek ve güzel günü, tüm benliğimizde hissetmiş olduk. Sonradan öğrendik ki meğer bizi evine davet eden hanımefendi zaten Türkleri çok seviyor ve farklı İslami programlara katılmak için sık sık Türkiye'ye geliyormuş. Katar Türkiye Büyükelçiliği Bayramdan birkaç gün sonra okul başlamıştı. Üniversitedeki dersler, sunumlar, araştırmalar ve sınavlar tamamen Arapça olsa da pek zorlandığımı söyleyemem. Zaten en fazla altı ders almak mümkündü. Hem arkadaşlar hem de hocalarımız biz Türk öğrencilere çok yardımcı oluyorlardı. Ders yılına başladıktan sonra bizim fakültemizde iki Türk hocanın olduğunu öğrendik. Okulda çok güzel insanlarla tanışmak nasip oldu. Katar'da genel olarak Türklere ve Türkiye'ye duyulan bir sempatiden bahsetmek mümkün. Hatta arkadaşlarımızdan bir kısmı kendi kendilerine Türkçe öğreniyorlardı ve bizimle pratik yapmak istiyorlardı. Bu sebeple bizi evlerinde ağırlamak ve aileleriyle tanıştırmak için tabiri caizse birbirleriyle yarışa giriyorlardı. Zaten 2015 yılı Türkiye-Katar Karşılıklı Kültür Yılı olarak ilan edilmişti. Bu sebeple Türk öğrenciler olarak, Türkiye Büyükelçiliği'nde düzenlenen birtakım programlara davet edilme ve büyük çaplı devlet resepsiyonlarında bulunma şerefine nail olduk. Katar Üniversitesi'nin kampüsünden bir kare Katar'da okul hayatı da oldukça renkliydi. Birçok önemli gün için büyük hazırlıklar yapılıyor, kutlamalar yapılıyor, kültürel ve sosyal faaliyetler için öğrencilerin her türlü ihtiyacı gözetiliyordu. Kampüste hem erkek hem kız öğrenciler tarafında olmak üzere iki adet müstakil projeler ve faaliyetler binası bulunmaktaydı. Katar Üniversitesi'nde kampüsün erkek bölümü Katar Üniversitesi'nin kampüsü oldukça büyük. Kampüste beni en çok şaşırtan her fakülteden iki tane mevcut olmasıydı. Bunun sebebi kampüsün ortadan ikiye ayrılması ve yarısının erkek öğrencilere, diğer yarısının da hanım öğrencilere tahsis edilmesiydi. Bu sebeple örneğin İlahiyat Fakültesi'nden bir adet hanımlar bölümünde bir adet de erkek öğrenciler bölümünde bulunmaktaydı. Yalnızca ortada büyük bir kütüphane mevcut olmasına rağmen, bu binaya hanım ve erkek öğrencilerin girişi birbirlerinden ayrıydı. Katar Üniversitesi'ndeki kütüphanesinin bir bölümü Okulun ilk günü yapılan oryantasyon toplantısında bizlere farklı hediyeler ve kampüs haritası takdim edildi. Kampüsün içinde bir noktadan diğer noktaya hareket etmemizi sağlayacak ring araçları mevcuttu. Katar'da yürüme mesafesi çok kısa olsa bile yaya halde yol almak çok zor. Kavurucu sıcak altında beş dakika dahi yürümek hararete ve baş ağrısına sebep oluyor. Hatta ring servislerini beklerken sıcaktan olumsuz yönde etkilenmesin diye kampüs içindeki duraklar şeffaf malzemelerle içeriden dışarı görülecek şekilde kapatılmış ve klimalandırılmış durumda. Katar Üniversitesi'ndeki kütüphanesinin bir bölümü Kampüs dışında otobüs durağı görmek zaten mümkün değil. Çünkü Katar'da toplu taşıma bulunmuyor. Herkesin özel aracı var. Yalnızca toplu taşıma değil, sokakta yürüme algısı da olmadığı için, Katar'da kaldırımdan da eser yok ve yolda yürümek oldukça tuhaf karşılanıyor. Bu konuyla ilgili olarak başımıza şöyle komik bir olay geldi: Bir gün yurda çok yakın bir yere davetliydik. Havada idare edilebilir olduğu için taksi tutmadan yürüyerek gitmeye karar verdik arkadaşlarla. Yanımızdan her geçen araç bize öyle tuhaf bakıyordu ki en son polis geldi ve bir sorunun olup olmadığını sordu. İnşallah Katar anıları serimize gelecek yazımda Katar'da gezip görme fırsatı bulduğum yerleri anlatarak devam edeceğim... FİKRİYAT SÜMEYYE ALI JABER