Minyatür sanatı hakkında 10 bilgi
Osmanlı saray kültürünü en canlı biçimde yansıtan minyatürün tarihi çok daha eskilere dayanıyordu. Selçuklu döneminden itibaren sanat tarihimizdeki sarsılmaz yerini 19. yüzyıla kadar korudu. İran etkisiyle gelişti fakat Osmanlı sanatçılarının elinde bilhassa Levni ile özgün bir çizgiye ulaştı. Peki, minyatürün Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarında gelişim süreci nasıldı? Bu eşsiz sanat hangi hükümdar döneminde en parlak dönemini yaşadı? İşte küçük dünyasından koca bir imparatorluğun ihtişamını yansıtan minyatürler hakkında ilgi çekici 10 bilgi...
MİNYATÜRÜN TARİHİ
Hoca Sâdeddin Efendi'nin Tâcü't-tevârîh'inden minyatürlü bir sayfa
1. Minyatür, İslam dünyasında kendisine yer edinmiş bir saray sanatıydı. Kelimenin kökeninden bu sanat hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmak da mümkündü. Kelime, Ortaçağ Avrupası'nda hazırlanan el yazmalarının bölüm başlarında metnin ilk harfinin etrafına kızıl-turuncu yapılan miniatura adlı tezhipten gelmekte ve "*sülüğenle boyanmış" anlamını taşımaktadır; ancak zamanla minor (küçük) kelimesinin etkisinde kalarak "küçük (resim)" anlamını da kazanmıştır.
*Sülüğen: Erimiş kurşunun, bir hava akımında üretilen, çok yoğun ve zehirli, pas önleyici astar boyaların hazırlanmasında kullanılan kırmızı boya.