Türkçeden dünya dillerine geçen kelimeler

Türkçedeki geren: Kopmuş ve kurumuş ağaç dalı, öküzlere yedirilen bir çeşit ot, sürünün serpilerek, dağınık yayılması hali, kuruyunca çatlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak, yağlı ve kaygan toprak, iki dere arasında bulunan düz yer, ovalarda su toplanan çukur yer anlamlarında kullanılır. Bulgarcada ise geren: Ovalarda su toplanan çukur yer anlamında kullanılır. Türkçedeki güme kelimesi halk ağzında: 1. avcı kulübesi. 2. bostanda yapılan bekçi kulübesi anlamlarında kullanılır. Bulgarca da ise güme: Avcı kulübesi, yabani ördeklerin avlanıp evcilleştirilmesi anlamlarında kullanılır. Kanara kelimesi halk ağızlarında hayvan satılan ve kesilen yer, mezbaha, et çengeli, kayalık, dik yamaç anlamlarında kullanılır. Bulgarcada kanara ise kayalık dik yamaç anlamında kullanılır. Türkçedeki keleme kelimesi halk ağızlarında sürülmeden bırakılmış tarla anlamında kullanılır. Bulgarcada ise keleme: sürülmeden bırakılmış anlamındadır. Türkçedeki sarık kelimesi sarılarak meydana getirilen başlık, kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent anlamlarının yanında yapılarda duvarların köşelerine dikilen ağaç anlamı da bulunur. Bulgarcada sarık kelimesi yapılarda duvarların köşelerine dikilen ağaç anlamındadır. Türkçedeki 'bayrak' kelimesi Rumenceye 'bairac' olarak geçti. Türkçedeki 'ayva' kelimesi Rusçaya 'ajva' olarak geçti. Türkçedeki 'şerbet' kelimesi İngilizceye 'sherbet ' olarak geçti. Türkçedeki 'zaptiye' kelimesi İngilizceye 'zaptiah' olarak geçti. Türkçedeki 'boran, fırtına' kelimesi İngilizceye 'buran' olarak geçti. Kültürümüzün vazgeçilmez tatlısı baklava kelimesi İnglizceye baklawa olarak geçti. Bir ağırlık birimi olan okka kelimesi İngilzceye oka olarak geçti. Bir beyin yönetimi altındaki emarete söylenen beylik kelimesi İngilizceye beylic olarak geçti. Askerlikte onbaşıdan sonra gelen ve görevi manga komutanlığı olan erbaş olan çavuş kelimesi İngilizceye chiaus olarak geçti. Bir yiyecek türü olan pastırma kelimesi İngilizceye pastrami olarak geçti. Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolleşmiş işaret olan tuğra İngilizceye tughra olarak geçti. Türklere özel bir renk olan turkuaz, İngilizcede turquoise olarak geçti. Buyruk, emir anlamındaki dilimizdeki ferman kelimesi İngilizceye firman olarak geçti. Türkçedeki zil kelimesi, İngilizceye zill olarak geçti. Hayvancılıkla geçinen, genellikle göçebe yaşayan kişilere denilen yörük kelimesi yuruk olarak geçti. Türklerin dünyaya tanıttığı çiçeklerden biri olan lale, İngilizceye tulip olarak geçti. İbadet edilen yer olan tekke, İngilizceye tekke olarak geçti. Bir akraba birimi olan bacanak kelimesi Sırpçaya badzanak Farsçaya bacanak , Rusçaya bacınak, Yunancaya ise bacanákis olarak geçti. Türkçedeki kaymak kelimesi, Sırpçaya kâjmak olarak geçti. Kendi kültürümüze ait bir içecek olan ayran Bulgarcada ajran olarak geçti. Bir topluluğun yöneticisi anlamının yanında eş anlamı da bulunan bey kelimesi, Bulgarcaya bej, İngilizceye ise bey olarak geçti. Bir yemek türü olan dolma, Arapçaya dolma olarak geçti. Kayık kelimesi İngilizceye caique, Rumenceye caic, caica olarak geçti. Ağa kelimesi, İngilizce ve Fransızcada agha, aga olarak geçti. Döner kelimesi, İngilzcede doner olarak geçti. Dolmuş kelimesi, Almanca ve İngiliceye dolmusch olarak geçti. Yoğurt kelimesi, Almancaya joghurt, İngilizceye ise yoghourt olarak geçti. Yatak anlamınada kullanılan döşek kelimesi Sırpçaya düsek, Arapçaya doşag olarak geçti. Tabanca kelimesi, Hintçe ve Urduca'ya tamancba olarak geçti. Orduda bir rüteb olan binbaşı kelimesi Arapçaya değişikliğe uğramadan yani binbaşı olarak geçti. Düşman anlamında eski Türkçede kullanılan yağı kelimesi, Farsçaya yagi olarak geçti. Bayrak anlamında kıllanılan sancak kelimesi İngilizceye sanjak olarak geçti. Kayak kelimesi, Almancaya kajak olarak geçti. Ördek kelimesi, Farsçaya urdek olarak geçti. Top kelimesi, Hintçe ve Urducaya değişikliğe uğramadan top olarak geçti. On bin erden oluşan asker kuvvete denen tümen, Arapçaya tümân olarak geçti Yünden yapılan kumaşa denilen aba, Rusçaya abá, Ermeniceye aba,Sırpçaya ise haba olarak geçti. Ada kelimesi Bulgarcaya adá, adalíya, Arnavutçaya hadë olarak geçti. Açık kelimesi, Farsçaya açig, Rumenceye acíc, Yunancaya açíh-açiğá olarak geçti. Elçi kelimesi Çinceye é'erqin, İngilizceye ise elchee olarak geçti. Baba kelimesi Farsçaya baba,Rusça'ya babá, babáy, Bulgarcaya babá, babó, bóba, babáya, babáyko, bubáyko olarak geçti. Çadır kelimesi, Çinceye chádié'ér, Urducaya çatr, Yunancaya çadíri olarak geçti. Çevirmen anlamındaki dilmaç, Almancaya dolmetscher olarak geçti. Han kelimesi, Fransızcaya khan olarak geçti. Köşk kelimesi, Farsçaya kûsk, Fransızcaya kiosque, İngilizceye ise kiosk, kiosque olarak geçti. Kazancı kelimesi, Hintçe ve Urducada kelimesi khazanchi olarak geçti. Damga kelimesi, Rusçaya tamga olarak geçti. Ocak kelimesi, Sırpçaya ödiak olarak geçti. Sarma kelimesi, İngilizceye geçerken değişikliğe uğramadan sarma olarak geçti. Sultan kelimesi, İngilizceye geçerken değişikliğe uğramadan sultan olarak geçti. Kilim kelimesi, İngilizceye geçerken değişikliğe uğramadan kilim olarak geçti. Erdem kelimesi, Macarcaya geçerken değişikliğe uğramadan erdem olarak geçti. Ayva kelimesi, Rusçaya ajva olarak geçti. Ütü kelimesi, Rusçaya utjug olarak geçti. Bir gösteri oyunu olan karagöz, Rumenceye kukla oyunu anlamında caraghios olarak geçti. Bayrak kelimesi, Rumenceye bairac, Farsçaya bayrak olarak geçti. Kaşık kelimesi, Farsçaya kaştık olarak geçti. Kahve kelimesi, İngilizceye coffee olarak geçti. Kervansaray kelimesi, İngilizceye caravanserai olarak geçti. Kubbe kelimesi, Hintçeye kumbet olarak geçti. Çakal kelimesi, İngilizceye jackal olarak geçti. Arpaçık kelimesi, Arnavutçaya arpaxhik olarak geçti. Aşık kemiği kelimesi, Arnavutçaya ashik olarak geçti. Düğme kelimesi Boşnakça ve Sırpçaya dugme olarak geçti. Güveç kelimesi, Bulgarcaya gjuvec olarak geçti.

Türkçeden dünya dillerine geçen kelimeler

GEREN