Vahdetin temsili lalenin edebiyatımızdaki yansımaları
Türkler tarafından asıl vatanı Orta Asya'nın Pamir Dağları'ndan Anadolu'ya getirilen ve buradan dünyaya yayılan lale, kentlerin simgesi ve baharın müjdecisi olarak adına festivaller düzenlenen nadir çiçeklerden biri… Edebiyatta ilk olarak Mevlana'nın şiirleriyle varlığını gösteren lale, klasik edebiyatımızda on altıncı yüzyıla kadar yabani ve taşralı bir çiçek olarak değerlendirildi. Özellikle Lale Devri'nden sonra şairlerin vazgeçemediği temalardan biri oldu. Vahdetin temsili lalenin edebiyatımızdaki yansımalarını derledik.
Lalenin kökeni
Farsça la'l kelimesinin "kırmızı" anlamıyla ilişkilendirilen bitki, lale ismiyle şöhret kazandı. Bugün Avrupa ülkelerinde "lâle" için kullanılan "tulip" veya "tulipe" (Latince: Tulipa ) "sarık biçimindeki çiçek" anlamına gelir. Lale, camiyi andırır. Ortası kubbe, iki tarafındaki yapraklar ise minarelerdir. Ayrıca lale, bir tek tohumdan yalnızca bir dal ve çiçek verdiği için Allah'ın birliğini temsil eder.
🔷 Soğanlı ve otsu bir bitki olan lale, Türkler tarafından Orta Asya'dan göçle Anadolu'ya getirildi. Anadolu'da 12. yüzyıldan itibaren el sanatlarında süsleme motifi olarak kullanılmaya başlanan lale, bu dönemden sonra şiirde, resimde, hikayede, romanda, minyatürde ve tasavvufta ana konu olarak işlenirken, cami süslemelerine, top dökümlerinin motiflerine, halı-kilim desenlerine, savaş miğferlerine, kaftanlara, yazmalara, mendillere, eteklere, çeyiz sandıklarına, paraların üstene bile nakşedildi.