Saklı kalmış bir hazine: Osmanlı’da çocuk musikisi
Müzik, yaşamın temellendirildiği en mühim aşama olan çocuklukta gözden kaçırılmaması gereken bir meseledir. Çünkü doğan her çocuk aslında müzikle doğar. Kulağımıza okunan ilk ezanın sesi, annelerimizin ninnisi, sokaktaki satıcının nağmeleri, okulda yan sınıftan gelen flüt sesleri… Osmanlı'da çocukların musikiyi aşılamaya gayret etmiş, billur sesli müezzinlerin, üstad sayılan musikişinasların çocukluktan yetişmesine olanak sağlamıştı.
Çocukluk, insan hayatının çok değerli ve anlamlı bir bölümüdür. Çocuk yaşta atılan temellerin hayat boyu belirleyiciliği bulunur. Ruhu, zihni ve kalbi her yönüyle besleyen musikinin çocuk hayatında ne derece önemli olduğunu günümüzde yapılan bilimsel ve kültürel araştırmalar da ispat etmiştir. Erken yaşta başlanıp sürdürülen müzik eğitiminin beyin anatomisini etkilediği de ortaya çıkarıldı. Hatta uzun süre müzik eğitimi almış ya da müzikle ciddi bir şekilde uğraşan kişilerde beynin bir bölümünün daha büyük olduğu ve bazı beyin faaliyetlerinin daha hızlı gerçekleştiği saptandı.