Kitaplara giydirilen zarafet: Osmanlı'da cilt sanatı
Arapça "deri" manasına gelen "cilt" , tarih boyunca kitapları koruyan ve iç güzelliğini yansıtan bir örtü olmanın yanında, mücellitlerin elinde en güzel şekilde işlenen bir sanat eseri haline dönüştü. Türklerin İslam'a geçmesiyle birlikte daha da gelişen cilt sanatı, en mükemmel çağını Osmanlı döneminde yaşadı. İşte Osmanlı'da asırlar boyunca farklılık gösteren, kitaba verilen önemin en canlı örneği cilt sanatı hakkında ayrıntılar...
CİLTÇİLİK NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Bir mecmua veya kitabın yapraklarını dağılmadan ve sırası bozulmadan bir arada tutabilmek için yapılan koruyucu kapağa cilt adı verilmektedir. Arapça "deri" anlamına gelen bu ismin, genellikle ciltlerin bu işe en uygun malzeme olan deriden yapılmaları sebebiyle verildiği bilinmekteydi.
Ciltçilik, tomar (rulo) şeklinde olan kitapların yerini Romalılar devrinde yaprakları dikdörtgen biçiminde kesilmiş kodeksin (mushaf) almasıyla ortaya çıktı. Ele geçmiş en eski cilt kapakları IV. yüzyıla ait olup papirüs üzerine sade ve gösterişsiz bir şekilde meşin kaplanarak yapıldı.
Yazma eserler hakkında bilmeniz gereken 20 terim
Fikriyat'ın değerli yazarı Uğur Derman'ın hat sanatı ile ilgili yazılarına ulaşmak için tıklayınız.