Osmanlı'dan yadigar kıymetli minyatürler
Minyatür sanatı, Osmanlı saray kültürünü yansıtan, el yazmalarını süsleyen, genelde padişah ve diğer yüksek mertebeli kişilere sunulan bir sanattı. Osmanlı'dan yadigâr kalan minyatür sanatının en önemli özelliklerinden birisi, anlatılmak istenen konunun eksiksiz olarak aktarılmasıydı. Kuzey Afrika, Uzak Doğu, Ön Asya, Orta Doğu ve Avrupa gibi farklı bölgelerde farklı ekoller halinde gelişen minyatür sanatı, İslamiyet'in yayılmasıyla birlikte yeni bir çehreye kavuştu. Zamanla özgün Osmanlı minyatürü haline gelen bu sanat, sarayda yapılan tahta çıkma, sünnet, düğün gibi törenleri konu edinmesi açısından tarihi belge niteliği de taşırlar.
Minyatürlerin dışında Osmanlı'nın son yılları ile Cumhuriyet'in ilk çeyreği arasındaki döneme dair birçok yazışma, fotoğraf ve belge İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığında erişime açıldı. Osmanlıca, Arapça, İngilizce, Fransızca ve Farsça dillerindeki belgelerde, Sultan Abdülhamid ve Enver Paşa'nın mektupları ve önemli isimlere ait hatıratlar yer alıyor. Sizler için hiç görmediğiniz Osmanlı minyatürleri derledik.
Ali Çelebi- Hünername
16. yüzyıl'a ait Ali Çelebi'nin Hünername'de yer alan minyatür...
Ali Çelebi kimdir?
Nakkaş Ali olarak da bilinen Ali b. İlyâs, Osmanlı şair ve yazarlarının önde gelen isimlerinden Lâmiî Çelebi'nin dedesidir. Bursa'da doğan Ali Çelebi, Ankara Savaşı'ndan sonra Timur'la birlikte Semerkant'a gitti. Orada nakkaşlığın inceliklerini öğrenerek sanatında ilerledi. Daha sonra Bursa'ya döndü. Buradaki çalışmalarıyla kısa zamanda tanındı. Bursa'daki Yeşilcami ve Yeşiltürbe'nin kalem işleriyle çinilerini, taş ve ahşap satıhlar üzerindeki nakışlarını Ali Çelebi yaptı.