Osmanlı'nın ihtişamlı Ramazan geleneği; Kadir alayları
Üç kıtaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu'nda, on bir ayın sultanı Ramazan her zaman önemli bir yere sahipti. Bu ayla birlikte adeta Müslüman topraklara huzur yağardı. Ramazan'ın içerisindeki bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi özel olarak ihya edilirdi. İstanbul halkı geceyi, şehirdeki başta selatin camileri olmak üzere, cami ve mescitlerde ibadetle geçirmeye ihtimam gösterirdi. Bu gecenin en ihtişamlı geleneklerinden biri ise Kadir alaylarıydı. Peki, Kadir alayları neydi?
KANDİL İSMİ NEREDEN GELİR?
İslam'da Müslümanların, günahlarından arınma maksadıyla Allah'a yöneldikleri, oluşan manevi iklim vesilesiyle merhametin, kulluğun, yardımlaşmanın ve dayanışmanın ziyadesiyle arttığı bazı özel gün ve geceler vardır. Halk arasında "üç aylar" olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları içerisinde idrak ettiğimiz Regaip, Miraç, Berat ve Kadir Geceleri ile Efendimizin doğum günü olan rebiulevvelin on ikinci gecesi bu özel zamanlardandır.
Mübarek gün ve gecelerin kutlanmasına çok eski dönemlerde başlandı. Türklerin Selçuklular döneminden bu yana mübarek gün ve geceleri kutladıkları bilinir. Osmanlı'da kandil kutlamalarının ise ilk başlama zamanı net olarak bilinmemekle birlikte II. Selim döneminde, camilerin aydınlatılıp minarelerde kandillerin yakıldığı bilgisi hakimdir. Osmanlı padişahı II. Selim döneminde camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakılarak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri denilmiştir. Bunlar Mevlid, Regaib, Mi'rac, Berat ve Kadir geceleridir. Bazan Arapça "leyl" (gece) kelimesi eklenerek leyle-i Kadr, leyle-i Berât şeklinde de kullanılır.