Doğanın saklı güzellikleri 'pembe göller'

Dünya üzerinde sayılı sayıda bulunan pembe göllerin bu rengi alma nedenleri arasında, dunaliella salma adlı bir alg ile halobakteriler yer alıyor. Suyun içinde yaşayan alg denilen su yosunu, gölün üzerinde bulunduğu kayalardan ya da bazı canlıların ölümü sonucu açığa çıkan kimyasallar, gölde renklenmelere neden olabiliyor. Tüm sene boyunca pembe olan bazı göller, yıllık sıcaklık oranlarına göre renk değiştirebiliyor. Güneş ışınlarının yoğunluğu, gölün tuzluluk oranının yüksekliği ve sıcaklığın artması pembe rengin oluşmasını sağlıyor. Pembe görünümünden dolayı girmeye çekinenler olsa da bu göllerde yüzme tehlikesi bulunmaz. Hatta göllere rengini veren algler, bazı kozmetik ürünlerinde de kullanılır. Hutt Gölü, Batı Avustralya'daki Hutt Nehri'nin kuzeyinde, sahile yakın bir tuz gölüdür. Hutt Gölü, karotenoid üreten alglerin varlığı nedeniyle kırmızı veya pembe bir ton olan bir tuz gölüdür. 14 kilometrelik bir alan kaplayan göl, 4 Nisan 1839'da kamp yapan George Gray tarafından bulundu. Yüksek tuz oranları ve bol alg barındırmasıyla bilinen Hutt Gölü'nde, belli dönemlerde alg sayısında ciddi artışlar oluyor. Bu dönemlerde göl pembeye dönüyor, diğer zamanlar normal bir göl renginde görünüyor. Batı Avustralya'da bulunan göldeki alg sayılarında yılın belli dönemlerinde ciddi bir artış yaşanıyor. Alglerin arttığı dönemlerde göl daha koyu pembe olup, diğer dönemlerde belli belirsiz bir pembe görünümü alıyor. Turistlerin ilgisini çeken bu pembe göl sıcaklık ne kadar artarsa o kadar koyu pembe oluyor. Tanzanya'da, Kenya sınırının yakınında yer alan Natron Gölü'nün uzunluğu 52 kilometre, eni ise 22 kilometre olan bu gölde derinlik en fazla 3 metredir. Doğu Afrika'daki iki alkalik gölden biri olarak tanınan Natron Gölü, sıcak su kaynaklarına ek olarak bölgedeki derelerle besleniyor. Tuz ve soda gölü özelliğine sahip olan bol mineralli Natron'daki eşsiz su bitkileri, gölün rengini yılda birkaç kez renklendiriyor. Gölün suyu yüksek pH değerine uyum sağlamamış hayvanların derisi ve gözlerini yakabiliyor. Ortalama 50-60 derece sıcaklığa sahip olan göl, milyonlarca flamingonun üreme alanı. Bu flamingolar da göldeki alglerden besleniyor. Gölde bol miktarda bulunan sodyum karbonat, ölen hayvanların çürümesini engelleyip fosilleşmesi sürecini hızlandırdığı için göl civarında çok sayıda taşlaşmış hayvan da göze çarpıyor. Hillier Gölü, Batı Avustralya'nın güney sahilleri boyunca uzanan Recherche Takımadalarından Middle Adası'nda bulunuyor. Göl, okyanustan ince bir kumsal ve yeşillik ile ayrılıyor. 600 metre uzunluğa sahip Hillier Gölü, pembe rengiyle insanların ilgisini çekiyor. Pembe Hillier Gölü, ilk kez 1802 yılında Matthew Flinders tarafından keşfedildi. Gölden bir kova su alınsa dahi, su pembe rengini koruyor. Senede yaklaşık 24 ton tuz çıkarılabilen Hillier Gölü'nün çevresi beyaz tuz kümeleriyle çevrili. Geçmişte buradan tuz çıkartılsa da artık turizm amaçlı kullanıldığı için tuz çıkarımı sonlandırıldı. Gölün renginin fazla tuz, bakteriler ve alglerden ileri geldiği tahmin ediliyor. 1950 yılında bir grup bilim insanları, tarafından incelenen gölde Dunaliella salma türü bir su yosunu bulmayı umdular. Bu yosunlar, yüksek tuz seviyesinin yanında yeterli ısı ve ışığa sahip olduğunda kırmızı bir pigment olan beta karoten biriktirmeye başlıyor. Gölün tabanında ki tuz kabuğunda da pembe halobacteria yetişir ve gölün rengi D. salina ve H. cutirubrum arasındaki dengenin bir sonucu olarak göründüğü rengi alır. Göl insan sağlığına zararı bulunmasa da sadece araştırma amaçlı kullanıldığı için yüzmek mümkün değildir. Adını bulunduğu sahil beldesinden alan Torrevieja Gölü'ne havalimanından şehir merkezine doğru giderken görebilirsiniz. Gölün rengi, halobacterium bakterilerinin pigmentlerinden kaynaklanır. Bu bakteriler aynı zamanda Ölü Deniz ve Büyük Tuz Gölü'nde de bulunur. Torrevieja Gölü, yılın belli zamanlarında dunadiella salina adlı bir algden kaynaklı olarak parlak kırmızı renge dönüyor. Gölde yaşayan karidesler bu bakterilerden beslendiği için kırmızı renklidir. İspanya'nın güneydoğusunda bulunan Torrevieja Gölü'nün diğer pembe göllerden daha farklı bir özelliği bulunuyor. Gölün meydana getirdiği mikroklima etkisi, bulunduğu bölgeyi Avrupa'nın en sağlıklı yaşam alanı konumuna getirdi. Gölün tuz oranı diğer göllere oranla daha düşük olmasına rağmen elde edilen tuz oldukça kalitelidir. Senegal'in başkenti Dakar'ın kuzeyinde bulunan Retba Gölü, içerisinde yer alan Dunaliella Salina isimli deniz yosununun güneş enerjisi ile etkileşime geçmesi sonucu kırmızı pigment üretmesiyle pembe bir görünüme bürünüyor. İsmini göl suyunun pembe oluşundan alan Retba Gölü'nün rengi, kurak iklimlerde oldukça belirginleşiyor. Yaklaşık yüzde 40 oranında tuz barındıran gölde, yüzme bilmeyenlerin bile batma ihtimalini yoktur. Yüksek miktarda tuz içermesi endüstriye olumlu katkı sağlarken kentte yapılan Dakar Rallisi'nin de bitiş noktası olarak Retba Gölü belirlendi. Dalyan köyünde bulunan, Alexandria Troas Antik Kenti'nin o dönemdeki iç limanı olan kalp şeklindeki göl, dünyadaki az sayıdaki pembe gölden birisi olarak gösteriliyor. Göl, yılın sadece birkaç günü pembe rengini alıyor. Sıcaklık ve tuzluluğun artmasıyla 'dunaliella salina' adlı mikroskobik bitkisel canlının fazla üremesi, gölde pembe ve kırmızıya yakın tonlar çıkmasına neden oluyor. Özellikle eylül aylarında pembeye yakın tonlara bürünen gölde, kasım ve aralıkta bazı günlerde yaşanan ısı değişikliğiyle de aynı renk oluşuyor. Eski bir yerleşim yeri olan Alexandra Troas antik kentinin bir parçası olan gölün tam karşısında bulunan Bozcaada manzarasının yanı sıra gün batımının da tadını çıkarabilirsiniz. Çanakkale'nin saklı güzelliği 'pembe göl' için tıklayın. Diğer göllere göre daha küçük bir boyutta olan Quairading Gölü, Avustralya'da bulunuyor. Şehri 11 kilometre doğusunda yer alan göl, yılın belli zamanlarında sol tarafı pembe renk alırken sağ tarafı mavi kalır. Yazın suyun buharlaşmasıyla tuz, eski ağaçlar ve çit direkleri üzerinde birikir. Su geri döndüğünde, tuz pembe renge neden olur. Tuz oranı daha az olduğundan yıl içerisinden birçok farklı renge bürünebiliyor. Bu gölü diğerlerinden ayıran bir başka özelliği ise üzerinden yol geçiyor olması. Bazı dönemlerde yolun solu ve sağındaki su bambaşka renklerde olabiliyor. Tuz oranı düşük olsa da alg bakımından diğer tüm pembe göller kadar yüksek değerlere sahiptir. Kanada'da bulunan Dusty Rose Gölü, diğer pembe göllere göre daha sıra dışı olarak görülüyor. Hiç tuz içermeyen gölde aynı zamanda Dunaliella Salina isimli su yosunu da bulunmuyor. Yani pembe rengine katkıda bulunan herhangi bir tuz içeriğine sahip değil. Fakat yine de pembe renkte olan göl, rengiyle görenleri adeta büyülüyor. Göl pembe rengini, etrafındaki kayaların bileşiminden alıyor. Yer altından geçen suların kayalık alanlardan geçerken taşıdıkları mineraller ve tortular sayesinde, göle pembe rengini kazandırıyor.

Doğanın saklı güzellikleri 'pembe göller'

Doğa harikası pembe göller