Osmanlı mutfağının görsel şöleni: Fodula
Osmanlı mutfağının güzide mirası fodula, Ramazan pidesine benzer biçimde ince, fazla mayalanmış özsüz hamurdan yapılan ve kolay kopma özelliğine sahip bir çeşit ekmekti. İmaretlerde, saray mutfağında, İstanbul'daki diğer bazı saraylarda ve yeniçerilere ait fırınlarda pişirilen fodulanın bir kısmı görevlilere maaşları ile birlikte sepet içinde istihkakına göre tayın olarak dağıtılırdı. Bir kısmı da medrese talebeleri ile tekke müridleri ve fakirlere dağıtılırdı. Bu ekmeğin pişirilip dağıtılması için resmî bir teşkilât dahi oluşturulmuştu. Sizler için Osmanlı mutfağının görsel şöleni fodulanın tarihini araştırdık.
SELÇUKLU’DA EKMEK
Selçuklular zamanında Anadolu coğrafyasında sofranın ayrılmaz bir parçası olan ekmek sadece ana yemeğin yanında bir destekleyici konumunda değil, aynı zamanda bizzat yemeğin özünü oluşturan temel besin kaynağı durumundaydı. Selçuklular zamanında Anadolu'da muhtelif tahıl unları kullanılarak ya da çeşitli pişirme tekniklerden istifade edilerek farklı türlerde ekmekler yapılmaktaydı. Ekmek yapımında kullanılan unun türüne göre en yaygın ekmek çeşitleri; "buğday ekmeği", "arpa ekmeği", "darı ekmeği", "çavdar ekmeği", "mısır ekmeği" ve "kepek ekmeği" idi. içerisinde en çok tercih edileni ise buğday unundan yapılan ve ak ekmek, hâs ekmek veya nân-i sefîd de denilen "buğday ekmeği" idi.
Yaygın olarak tüketilen bu ekmek türlerinin yanında, kaynaklarda genellikle imaretlerde hazırlanan ve medrese talebeleri ile tekke müridleri ve fakirlere dağıtılan fodula isimli bir ekmek çeşidinden daha bahsedilir. Fodula kelimesinin nereden geldiği ve bunun ne zamandan beri pişirilip dağıtıldığı bilinmemekle birlikte Evliya Çelebi'nin bu kelimeyi -eğer bir istinsah hatası değilse- "oruç açılan yiyecek" anlamına gelen "fatûre" şeklinde yazması fodula kelimesinin bununla ilgili olduğunu düşündürmektedir. Bu ekmeğin pişirilip dağıtılması için resmî bir teşkilât dahi oluşturulmuştu.