‘TED Gibi Konuş’manızı sağlayacak 25 motive edici alıntı

İnsanlar ne dediğinizi unutur, insanlar ne yaptığınızı unutur ama onlara nasıl hissettirdiğinizi asla unutmaz. Çoğu konuşmacı konuya tutkulu bir bağı olmadığı için kupkurudur ve bu yüzden coşkulu bir konuşmacıyı izlemek çölde buz gibi su içmek kadar tazeleyicidir. Kendiniz ilham almamışsanız başkalarına ilham veremezsiniz. Zamanınız kısıtlı, bu yüzden onu başka birinin hayatını yaşayarak harcamayın. Dogmanın, yani başka insanların düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama tuzağına düşmeyin. Başkalarının düşüncelerinin gürültüsünün kendi içsesinizi boğmasına izin vermeyin. Ve en önemlisi, yüreğinizi ve sezginizi izleme cesareti gösterin. Onlar bir şekilde gerçekten ne olmak istediğinizi bilirler. Etkili bir biçimde paketlenip sunulan fikirler dünyayı değiştirebilir. Steve Jobs'ın Stanford diploma töreni konuşmasını kaç kez indirdiğiniz fark etmez, ona bakar bakar yine de yapmamaya karar verirsiniz. Tutkunuzu izlemekten korkarsınız. Gülünç görünmekten korkarsınız. Denemekten korkarsınız. Başarısız olacağınızdan korkarsınız. Hayatta kendinizi nerede bulacağınızı belirleyen, hayata nerede başladığınız değil, hayatla ne yaptığınızdır. Bedenlerimiz zihinlerimizi değiştirir ve zihinlerimiz davranışlarımızı değiştirebilir ve davranışlarımız sonuçlarımızı değiştirebilir. İnsanın ihtiyacı olan tek cesaretin kendi düşlerinin peşinden gitme cesareti olduğuna inanıyorum. İstediğiniz şeye dönüşene kadar onu taklit edin. Mutluluk bir seçimdir, bulaşıcı bir tavırdır. İşiniz hayatınızın büyük bir bölümünü dolduracak ve gerçekten tatmin olmanın tek yolu, harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmaktır. Ve harika bir iş yapmanın tek yolu yaptığınız şeyi sevmektir. Henüz onu bulmadıysanız bakmaya devam edin. Yapana kadar taklit etmeyin. Ona dönüşene kadar taklit edin. Bir görevin yoğun olarak tekrar edilmesi, yeni, daha güçlü nöral yollar yaratır. Bir kişi belli bir alanda -müzik, spor, topluluk önünde konuşma- uzmanlaştıkça, beynin o yeteneklerle ilişkili alanları gerçekten büyür. İnsanların soyut kavramları anlaması zordur. Hikâyeler soyut kavramları elle tutulur, duygusal ve hatırlanır fikirlere çevirir. Başkalarının düşüncelerinin gürültüsünün kendi iç sesinizi boğmasına izin vermeyin. Hikâye; zamanın, geçmiş, şimdi ve geleceğin engellerini geçebilir ve kendi aramızdaki benzerlikleri ve başkaları aracılığıyla gerçekle hayal edileni deneyimlememizi sağlar. Eğer hatalı olmaya hazır değilseniz, özgün bir şeyle hiç ortaya çıkamazsınız. Hepimiz hikâye severiz. Onlar için doğmuşuz. Hikâyeler kim olduğumuzu doğrular. Hepimiz hayatımızın anlamı olduğuna dair bir doğrulama isteriz. Ve hiçbir şey hikâyelerle bağ kurduğumuzdakinden daha büyük bir doğrulama yapmaz. Fikirler yirmi birinci yüzyılın geçer akçesidir. Kendi başınıza tutkulu olmak yetmez. Ayrıca etrafınıza işimde ve çalıştıkları alanda tutkulu kişiler toplamalısınız. Lider ve iletişimci olarak nihai başarınız buna bağlıdır. Umut ve güveni aşılamak esastır, çünkü zamanımızda en eksik olan ve en çok ihtiyacımız olan budur. Motive olmuş ve enerji dolu hissederek hemen her şeyin üstesinden gelebiliriz. Sıkılmış ve huzursuz hissederek, zihinlerimiz kapanır ve artarak pasifleşiriz. Başarının mutluluğa götürmediği, mutluluğun başarıyı yarattığı söylenir. Diğer insanların sizin hakkınızda söylediklerini kontrol edemezsiniz ama o yorumların çerçevesini kontrol edebilirsiniz. Sır, sinirleri yok etmek değil, onları yönetmektedir. Teknoloji, Eğlence ve Dizayn sözcüklerinin baş harflerinden adını alan TED konferanslarının gördüğü ilgi bütün dünyada artarak sürüyor. 'Paylaşmaya değer fikirler' sloganıyla anılan, insanları bu denli etkileyen 18 dakikalık TED konuşmaları internette 4 milyardan fazla izlendi. Peki niçin? Bu kadar çok insanı bu kadar etkileyen konuşmaların sırrı ne? Etkili, ikna edici, ilham veren bir sunum yapmak için en çok neye gereksinim duyarız? Yetenek?