Hat: Klasik birikim, özgün dokunuş
"Sanatı olmayan bir dünya devletinden söz edemeyiz” diyen Hattat Doç. Dr. Fatih Özkafa, Osmanlı Devleti'nin cihan hakimiyeti mefkuresine sahip olduğunu belirtti ve bunu da medeniyetin en önemli kıstaslarından olan sanat aracılığıyla hayata geçirdiğini anlattı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğünce düzenlenen, "Hat: Klasik birikim, özgün dokunuş" adlı konferansta, İslam sanatının eşsiz örneklerinin verildiği hat sanatının dünü ve bugünü konuşuldu.
İstanbul Tasarım Merkezi'nde gerçekleşen ve moderatörlüğünü İsmail Erdoğan'ın üstlendiği programda konuşan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Sanatları Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi ve Hattat Doç. Dr. Fatih Özkafa, özgün hattın tanımını ve tarihi sürecini anlattı.
Hat sanatının, insanlık tarihinin en yeni ve modern sanatı olduğunu belirten Özkafa, sanatçının kendine has bir tarzı olması gerektiğini belirterek, "Eğer bir kişinin tarzı yoksa onun sanatçı olduğu da tartışılır çünkü taklitten öteye geçmez. Her sanatçı, kendi içinde 'tarz-ı has'a sahip olan bir sanatçı olmalıdır." dedi.
Özkafa, Osmanlı Devleti'nin cihan hakimiyeti mefkuresine sahip olduğunu ve kendi döneminde dünyaya yeni bir teklif sunmak için medeniyetin en önemli kıstaslarından olan sanat aracılığıyla da dünya görüşünü hayata geçirdiğini anlatarak şöyle devam etti:
"Sanatı olmayan bir dünya devletinden söz edemeyiz. Bugün de dünya devlerine ve süper güçlerine baktığımız zaman en önemli sanat faaliyetlerinin çoğunlukla buralarda olduğunu görüyoruz. Siyasi ve sanatsal konjonktürü birlikte düşündüğümüz zaman, bugün dünyada Amerikan kültürünün hakim olduğu ve bu durumun sanat dallarına da yansımış olduğu çok rahat görülebilir. İslam sanatlarıyla ilgilenenler olarak, dünya ekseninde çok küçük bir azınlık teşkil ettiğimiz de bir gerçektir."
Özgün çalışmalarda başarılı olmanın şartlarını anlatan Özkafa, "Sağlam bir klasik hat meşki ve sülüs, divani, celi divani, kufi, ma'kiiî gibi yazı çeşitlerine vukufiyet, özgün yorumlar için elverişli ve gereklidir. Ayrıca geçmişte verilen eserlerin tetkiki, geniş bir kültüre sahip olmak, diğer sanatlardan beslenmek, kural dışına çıkabilme kabiliyeti, teknik beceri zenginliği, cesaret, teşvik, soyutlama becerisi, salt sanatın hedeflenmesi, yoğun mesai ve istişare etmek de özgün olabilmek için gereken diğer şartlardandır." dedi.
"SANATÇI TOPRAĞINI, İKLİMİNİ BULMUŞ GÜZEL BİR TOHUM GİBİDİR"
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Sanatları Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi ve Hattat Muhammed Efdaluddin Kılıç ise tarih boyunca İslam kültürünün etkisiyle değişen, gelişen ve yeni bir oluşum içine giren hat sanatının yolculuğu hakkında bilgi verdi.
Kılıç, hattın, ahlaki boyutunu ve insan üzerindeki dönüşümünü anlattığını ve sahih bir niyetle yola çıkmanın önemine dikkati çekerek, "Birikiminiz varsa ve yeterince beslenmişseniz, sizde Allah'ın size bahşetmiş olduğu 'yaratmak' kudreti varsa, o sizin nasibinizdir" diye konuştu.
Kılıç, "İnsanların sanatkar bir tabiatları varsa muhakkak bir sanat eseri yapar çünkü bu karşı konulamaz bir yetenektir. Sanatçı toprağını, iklimini bulmuş güzel bir tohum gibidir. Kişi, sanatçı olmayı istemekle iyi bir adım atmış olur, çünkü 'talep etmek' kıymetlidir. Günümüzde işin problemli görünen kısmında, dikkat çekmek istediğim diğer konu ise hat sanatıyla meşgul olan kişilerde şeytani hasletlerin olduğunu da özellikle belirtmek isterim. Şöyle ki, biz 'sırat-i mustakim' yani doğru yolda olmaktan bahsediyoruz ama doğru yolda gideni meşgul etmeye çalışacak kişi de şeytandır. Siz hemen şöhret olmak, sergi açmak, para kazanmak veya maksadınızdan uzaklaştıracak çok cazibeli şeyleri aklınıza sokacak durumlar vardır. Hat sanatında yola çıkarken, 'Rabbi yessir' diyerek yani sadece Allah ile başlayan bir maceranın ve yolculuğun, şeytana alet olmaması gerekiyor" dedi.