Sinemacılardan Meltem Cumbul'a tepki
'24. Uluslararası Adana Film Festivali' ödül töreninin sunucusu Meltem Cumbul'un, yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun elini sıkmaması tepkiye yol açtı.
"24. Uluslararası Adana Film Festivali" ödül töreninin sunucusu Meltem Cumbul'un, yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun elini sıkmaması tepkiye yol açtı.
Cumbul'un festivalde, "Buğday" filmiyle "FİLM YÖN En İyi Yönetmen Ödülü"nü kazanan ve ödülünü almak için sahneye çıkan Kaplanoğlu'na yönelik hareketini eleştiren yönetmen ve yapımcı Nazif Tunç, jüride Mustafa Kara ve Mehmet Güleryüz'ün yer aldığını belirtti.
Tunç, "Bu yiğitler olmasa 'Buğday' filmi yönetmenini sepet havasıyla göndereceklerdi. Meltem Cumbul'u çıldırtan, FİLM YÖN jürisinin, intikam şebekesine dönüşen klan kararına rağmen, namus ve hakkaniyetle sinema sanatının ölçütleriyle Semih Kaplanoğlu'nu en iyi yönetmen seçmeleridir." dedi.
Tunç, Kaplanoğlu'nun Gezi olayları sırasında ve imza sürecinde devletinin yanında yer aldığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Dışarıdan, sinema teröristlerine karşı sağduyu ve onurla mücadele eden Semih Kaplanoğlu'nun burnunu sürtmek, başını ezmek, onu aforoz etmek yeminini etmişlerdi. Bu intikam yemini ve itibarsızlaştırma andı, bu düşmanlık şiddetlenerek sürecektir. Taifli çocuklara Peygamber Efendimiz'i taşlattılar. Şimdi de sanat yoluyla itibarsızlaştırma, yok sayma, aşağılama hareketi içindeler. İnsanlıkta, hoşgörüde, edepte, meslekte yeri olamayacak bu davranışın ideolojik bir husumetin, kadim bir kinin dışa vurumu olduğunu düşünüyorum."
"HÜSEYİN SÖZLÜ'NÜN SESSİZ KALACAĞINI SANMIYORUM"
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'den bu davranışı kınayan bir açıklama geleceğine inandığını aktaran Tunç, "Hüseyin Sözlü de sahnede yaşanılan husumet içeren, insanlıktan uzak kaba davranışla ilgili şaşkınlık içindedir. Sanatçıların aralarında böylesine bir ötekileştirmenin olamayacağını düşünüyordur, böyle bir kabalığa sessiz kalacağını zannetmiyorum." diye konuştu.
Sinema yazarı İhsan Kabil de Meltem Cumbul'un Kaplanoğlu'na karşı tutumunun yakışıksız kaldığını söyleyerek, "Bir sanatçıya yapılmaması gereken bir davranış sergilenmiş. Üzüntü verici. Esef duyuyorum." ifadelerini kullandı.
Yönetmen Ahmet Sönmez ise Cumbul'un sosyal medya hesabından konuya ilişkin yaptığı açıklamanın "ilginç" olduğunu söyledi.
Davranışın saygısızca olduğunu belirten Sönmez, böyle bir davranışın, kendisinin de sanatçı olduğunu söyleyen birinden beklenmeyeceğini dile getirdi.
Sönmez, en büyük ötekileştirmeyi Cumbul'un yaptığını belirterek, şöyle devam etti:
"Kaplanoğlu'na mesaj da attım. Bu davranışı kınadığımızı ve kendisinin yanında olduğumuzu ifade ettim. Semih Kaplanoğlu'nun dünya görüşünde bir değişim oldu. Zaten insan denilen değişen, gelişen bir varlık. Muhtemelen Kaplanoğlu'nun dünya görüşünde, hikayelerini anlatma biçiminde, sinemasında bir dönüm noktası yaşandı ki bu da bir sanatçıda olması gereken bir şey. Bu dönüşümü sanırım sindiremediler. Sorun buradan kaynaklanıyor diye düşünüyorum."
"40 KÜSUR YILDIR YAŞIYORUZ BU TÜR SALDIRILARI"
Selamlaşmanın barışı temsil ettiğinin altını çizen Sönmez, "İyi niyeti, 'Benden sana zarar gelmez'i temsil eden bu davranıştan imtina etmek, demek ki kendilerinin ne kadar düşman olduğunu gösteriyor. Bu çok anlaşılır bir durum değil. Çok şaşırdım açıkcası. Bu kadar kaba bir davranışı anlayamıyorum." ifadelerini kullandı.
Yönetmen ve senarist Mesut Uçakan da Meltem Cumbul'un yaptığı davranışın utanç verici olduğunu kaydetti.
Yapılan hareketin mesleki açıdan hoşgörüsüzlüğün en çirkin örneklerinden biri olduğunu belirten Uçakan, "Eğer biz farklı düşünen insanlar olarak bu ülkede bir arada yaşamak istiyorsak, onun bu davranışı şüphesiz çok kötü bir örnek ve daha kötülerini tetikleme istidadında. Bu davranışı doğru okumamız lazım." dedi.
Uçakan, yaşanan olayın kültür sanat ortamına egemen olmanın getirdiği bir kompleksten kaynaklandığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Biz bu meslekte 40 küsur yıldır yaşıyoruz bu tür saldırıları. Semih Kaplanoğlu ne yaptı? Milli değerlerine sahip çıkmaya başladı. Suçu bu. Sorun da burada işte. O zaman hemen 'Bizden olmayanlar' sınıfına giriyor. Aynı tavrı gösterenler bilsinler ki kültür ve sanattaki bu hegemonya sürdüğü müddetçe bu horlanmalar, bu dışlanmalar sürecektir. Siz kurtuluş davası sadece siyasette mi verilir sanıyorsunuz?"