Türkiye ile ilişkileri adım adım böyle sabote etti
Türkiye- Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri John Bass ile en kötü dönemini yaşadı.
ABD'nin görevini devretmeye hazırlanan Ankara Büyükelçisi John Bass, büyükelçilik koltuğunda oturduğu yaklaşık 3 yıl boyunca gerek siyaset gerekse yargı alanındaki açıklamalarıyla Türkiye'nin iç işlerini ilgilendiren birçok konuya müdahil oldu ve bu nedenle tepki çekti.
Bu hafta sonu Türkiye'den ayrılacağını açıklayan büyükelçinin son olarak ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğunda görevli Metin Topuz'un gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamaların Türk yargısına müdahale niteliği taşıdığı yorumları yapıldı.
Topuz'un Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 17/25 Aralık 2013'teki kumpasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, ''Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'', ''casusluk'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs'' iddialarıyla gözaltına alınmasına rağmen Bass'ın bu durumu "intikam arayışı" olarak tanımlaması tepkiye neden oldu.
FETÖ MENSUPLARIYLA İRTİBATA AÇIKLIK GETİRMEDİ
ABD Büyükelçisi Bass, Türkiye tarihinin en önemli olaylarından FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında ülkesinin Türkiye'deki en üst düzey temsilcisi konumundaydı.
Ancak Büyükelçi Bass, Türkiye'ye yönelik ihaneti ve ihaneti gerçekleştiren başta elebaşı Fetullah Gülen olmak üzere ABD'de bulunan FETÖ mensuplarının iadesi konusundaki Türkiye'nin hassasiyetini Washington'a yeterince anlatamadı.
Darbe girişiminin en önemli sanıklarından Adil Öksüz'ün 15 Temmuz'dan birkaç gün sonra ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğundan arandığı ortaya çıkınca sadece "vize işlemi" nedeniyle arandığı iddia edildi.
MİT TIR'ları davasında ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede bazı sanıkların ABD'nin diplomatik misyonlarıyla telefon trafiği yer aldı. ABD'nin Türkiye'deki temsilcileri, başsavcılığın talebine rağmen istenen izahatı hala yapmadı.
Türkiye ile ilgili birçok konuda hızla açıklama yapan ABD Büyükelçisi Bass, Türkiye için hayati önem taşıyan 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ilk açıklamasını 18 Temmuz'da yaptı.
"PYD'YE DESTEK YOK" YALANI
Büyükelçi Bass, ülkesinin Suriye'de terör örgütü PKK/PYD'ye askeri yardımda bulunduğuna yönelik haberleri de yakın zamana kadar her seferinde yalanladı. Ancak birçok kez ortaya çıkan fotoğraf ve videolar Büyükelçi Bass'ın söylediklerinin aksini ortaya koydu.
Bass, geçen yılın aralık ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD liderliğindeki koalisyonun DEAŞ dahil, YPG ve PYD'ye destek verdikleri yönündeki beyanatının ardından yaptığı yazılı açıklamada, "ABD hükümeti, YPG veya PKK'ya silah ya da patlayıcı sağlamamıştır, nokta." ifadelerini kullandı.
Bass'ın açıklaması Türk hükümeti tarafından sert şekilde eleştirildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "ABD, YPG'ye silah vermiştir. Nokta." karşılığını verdi.
Son olarak dün de Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, ABD'nin terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadele için YPG terör örgütüne 40-50 bin kişilik bir orduyu donatacak silah-mühimmat desteği sağladığını belirtti.
MEDYAYA AMBARGO
John Bass'ın özellikle gitmeden önceki son açıklamaları Türkiye'de tartışma konusu oldu. Bunlardan biri de geçen hafta İstanbul'da "sadece bir grup gazeteci" ile bir araya geldiğinde yaptığı açıklamalardı.
Büyükelçi, geçen hafta İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında bazı basın kurumlarına ambargo uyguladı. Bass, daha önceki Amerikan büyükelçilerinin geniş katılımlı basınla buluşmaları teamülünü yıktı. Bass, böylece Türkiye'deyken sıklıkla dile getirdiği basın ve haber alma özgürlüğüne de görev süresi dolmadan hemen önce darbe vurdu.
Bass, Türk basınına akreditasyon uygulamasını savunurken de "ciddi" medya organlarının temsilcileriyle buluşmak istediğini söyledi ve diğerlerinin gerçekleri değil kurguyu tercih ettiğini ileri sürdü. Bass, "Onları gazeteci olarak göremiyorum" sözleri nedeniyle Türk basını tarafından eleştirildi.
Bass, önceki gün de başkent Ankara'da konutunda verdiği veda resepsiyonuna az sayıdaki basın kuruluşu temsilcilerini davet ederek, basın özgürlüğüne ilişkin ifadelerinin aksine tutum sergiledi.
"9,5 AYDIR TERÖR YOK"
Önceki gün Ankara'da diplomasi muhabirleriyle veda toplantısı yapan Bass'ın, terörle mücadele konusunda yaptığı açıklama, ABD Başkanı Donald Trump'ın, başkanlık seçimleri dönemindeki "terör örgütü DEAŞ'ın kurucuları"nın aslında ABD Başkanı Barack Obama ve Demokrat Parti adayı Hillary Clinton olduğu yönündeki iddialarını akla getirdi.
Bass, DEAŞ'ın son 9,5 aydır Türkiye'de kayda değer bir eylem gerçekleştirmemesinin Türkiye ile ABD'nin bu konudaki iş birliğinden kaynaklandığını öne sürdü. John Bass, "Türkiye, çok sevindirici bir şekilde, son 9,5 aydır kayda değer bir DEAŞ saldırısı yaşamadı. Bu, DEAŞ'ın Türkiye'de saldırı düzenlemekten vazgeçmesinden kaynaklanmıyor. DEAŞ, şu anda Türkiye'ye saldırı gerçekleştiremiyor." dedi.
Bass'ın sözleri kamuoyunda tehdit olarak algılandı.
Kamuoyunda büyük tepki çeken açıklamayı Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Sayın büyükelçinin neyi kastettiğini açıklaması lazım." sözleriyle değerlendirdi.
YARGIYA MÜDAHALE ETTİ
Büyükelçi Bass, Türkiye'nin yargı sürecinde olan birçok konuyu, basın ve ifade özgürlüğünü gerekçe göstererek açıklamalarına taşıdı.
John Bass, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, "devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek", "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak" ve ''silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından tutuklanmasına ilişkin olarak 27 Kasım 2015'te Instagram hesabından siyah bir kare paylaştı.
Bass, siyah karenin yanında "Türkiye'de bugün bağımsız medyadaki daha fazla sesin susturulduğunu görmekten derin rahatsızlık duyuyoruz." mesajıyla Türkiye'nin iç işlerine ve yargı kararına bir kez daha karıştı.
Büyükelçi, kendilerini "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" olarak adlandıran bin 100 akademisyenin imzası ile geçen yılın başında yayımlanan bildirinin ardından bu kişilere soruşturma açılmasına ilişkin de "Türk demokrasisi rahatsız edici fikirlerin serbestçe ifade edilmesini kucaklayacak kadar güçlü ve dirençlidir." şeklindeki diplomatik ifadeleriyle yorum yaptı.
FETÖ'DEN TUTUKLANANLARIN OFİSİNE ZİYARET
Bass, geçen yılın temmuz ayında da FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı olduğu tespit edilen ve daha sonra bu nedenle tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticisi Taner Kılıç ve onunla bağlantılı direktör İdil Eser'in o dönemde gözaltına alınmalarının ardından örgütün ofisini ziyaret etti.
Bass, aynı dönemde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin soru üzerine, "ciddiyetle ve Türkiye ile son derece yakın" olarak çalıştıklarını, "aynı ruh ve kararlılıkla" çalışmaya devam edeceklerini savundu. Ancak, ABD yönetiminden 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana elebaşı hakkında somut bir adım gelmedi.