Bu millete en büyük zulmü yasakçı jakobenler yaptı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişi yok sayarak geleceğe yürünemez. Bu ülke ne çektiyse aşağılık kompleksinden çekmiştir. Bu millete en büyük zulmü yasakçı, baskıcı jakobenler yapmıştır." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde İbn Haldun Üniversitesinin resmi açılışı ile 4. Uluslararası İbn Haldun Sempozyumu’nun açılışındaki konuşmasında, nasıl kökleriyle bağı kopan bir çınar kurursa, medeniyet birikimiyle irtibatını koparan bir ülkenin de fikri kuraklığa maruz kalacağını söyledi.
Yüzyıllara sarih ilim deryasından istifade etmeden, özgün eserler verilemeyeceğini, geçmişi yok sayarak geleceğe yürünemeyeceğini aktaran Erdoğan, "Bu ülke ne çektiyse aşağılık kompleksinden çekmiştir. Bu millete en büyük zulmü bağrından çıktığı toplumun değerlerine düşman, yasakçı, baskıcı jakobenler yapmıştır, bu böyle bilinmelidir." diye konuştu.
"Biz sizi iyi tanırız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katsayı zulmünün üniversiteleri kasıp kavurduğu meşhur günlerde sesi çıkmayanların bugün sabah akşam kendilerini eleştirdiğini ifade ederek, "Sizler bu ülkede kendi düşünce dünyanızın ilim adamlarına bile üniversitelerde hayat hakkı tanımadınız, onları dahi sokağa attınız ya, biz sizi iyi tanırız. Daha düne kadar yasakçı zihniyetin en ateşli savunucuları olanlar, bugün demokrasi fanatiği numarasıyla kendini paralıyor. Burada öncelikle şu noktayı altını çizerek ifade etmek durumundayım; kimse kimseyi kandırmasın, biz bunların cemaziyelevvelini gayet iyi biliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Sicili hak ve hürriyet katliamlarıyla dolu olanların kendilerine ders vermeye kalkmasının komik kaçtığını vurgulayan Erdoğan, "Devletin kendi kitaplarında olan bir şiiri okudum diye içeri attığınız bir Cumhurbaşkanı var bu ülkede ya kimi aldatıyorsunuz? Talim Terbiye Kurulunun onayından geçmiş böyle bir şiiri okudum diye içeri attığınız bir Cumhurbaşkanı var, biz sizi iyi tanırız." şeklinde konuştu.
"Terörle mücadelemizi de kararlılıkla sürdüreceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim mücadelemiz farklı düşüncelerle değil, bizim mücadelemiz terörle, terör örgütleriyle ve bu cinayet şebekelerine sözlü ve fikri mühimmat sağlayanlarladır. Dünyanın hiçbir ülkesinde terör örgütlerinin propagandasını yapmak, düşünce özgürlüğü kapsamına girmez. Hiçbir medeni devlet, terör şebekelerinin üniversitelerde yuvalanmasına, üniversiteleri eğitim kamplarına dönüştürmesine izin vermez. Silah, molotof ve şiddet asla hak aramanın aracı olamaz. Daha yeni Fransa’da, yeni cumhurbaşkanı, kendi aleyhine hakaret içeren bir yayın yaptı diye bir gazeteciyi hemen içeri aldılar. Buyurun. Onlara böyle bir şey oldu mu hak, Türkiye’deki yargı böyle bir şey yaptığı zaman haksızlık. Biz de akademik özgürlük kılıfı altında terör örgütlerinin propaganda makinesinin işletilmesine kusura bakmasınlar göz yumamayız. Teröre hizmet etmediği sürece her türlü fikrin serbestçe tartışılmasını temin ederken, terörle mücadelemizi de kararlılıkla sürdüreceğiz."
"İyi, güzel olan ne varsa aldık, hayatımıza tatbik ettik"
"Geçmiş tecrübeler bize geleneğimizi yok sayarak, kadim değerlerimize sırtımızı dönerek hedeflerimize ulaşamayacağımızı göstermiştir." diyen Erdoğan, İbn Haldun’un, "tarihin bir ilim olduğunu, geçmişi bilmekle insanların halini değerlendirebileceklerini" söylediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Aynı şekilde bu büyük alim, ’Bir su damlası nasıl diğer su damlalarına benzer ise bir milletin geleceği de geçmişe aynen benzer’ diyor. Biz de bu anlayışla diyoruz ki, işte geleceğin Türkiye’sini ancak öz güveni yüksek, kendi medeniyet değerleriyle barışık, potansiyelinin farkında bir nesil inşa edebilir. Karşımdaki gençliği ben inşa ve ihya hareketinin mimarları olarak görüyorum. Tabii ne Batı’yı bilen ne de Doğu’yu özümsemiş, parçalanmış karakterlerle değil; yerini, yurdunu, kültürünü bilen kuşakla yolumuza devam edebiliriz. Bizim tarih boyunca ne ilmin kaynağıyla ne de alimin kimliğiyle sorunumuz oldu. İyi, faydalı ve güzel olan ne varsa aldık, hayatımıza tatbik ettik."